Reyhan Feyzioglu Paşiç ve kızı Aria Dora

30 Temmuz 2015

1

Gözlerinde cenneti gördüğüm kızım…

Uzun yıllar mutlu bir evliliği olan ve çocuk kavramının gürültü, ağlama sesi ve mızmızlıktan ibaret olduğunu sanan böyle bir “külfeti” taşıyamayacağıma inanan ve bir evlat sahibi olmanın ne demek olduğunu kesinlikle sahip olduktan sonra anlamış bir insanım.

Kızımın doğumu Temmuz sonunda olması gerekirken, planlanan tarihten tam 1.5 ay önce yani 34 haftalık gebe iken gerçekleşti. Şöyle ki;

Güzel bir Haziran gecesinde kızımız için vereceğimiz yeni trend ile “Baby Shower” partisi için hazırlık yapıp eşimle birlikte terasımızı boyarken (evet eşimin tüm ikazlarına rağmen çok iyi hissettiğim için küçük bir fırça ile ben de yardım ettim itiraf ediyorum) damla damla bir akıntı hissettim. Doğumu aklıma bile getirmedim doğrusu; ihtimal dahi vermiyorduk.

Bebeğin ağırlığından idrar olabileceğini düşünüp doktorumu arayıp durumu bildirdiğimde amniyon sıvısı olup olmadığını anlamak için bizi hastaneye çağırdı. Değil doğum çantası hazırlamak bebeğimin birçok eşyası bile henüz hazır değildi. Evden el çantası dahi almadan çıktım. Eşimle birlikte hastaneye gittik müşahede yatışı yapıldığında içimden “Yok canım daha çok var” derken kalbimin atışının hızlandığını hissediyordum.2

Yapılan testin sonuçları akıntımın amniyon sıvısı olduğunu doğruladığında bile hala bir şeyler yapılabileceği ve doğumun ertelenebileceğini düşünüyordum. Doktorum doğumu 26 saat içerisinde yapmam gerektiğini, hazırlıklı olmamı, normal doğum yapma şansımın hala olduğunu ve suni sancı verilip bekleyeceğimizi söylediğinde adeta başka evrende geçen bir dizi karakteri gibi olanları sadece izliyordum. Kendime yabancılaşmış ve birden sanki kucağıma bir bebek verilecek bu senin denilip gidecekmişiz gibi bir nevi şoktaydım. Normal doğumu çok ısrarlı bir şekilde istiyordum, bunu başarabilmek için 26 saat bekledim. Çünkü sezaryen doğum hakkında duyduğum bir sürü korku hikayesi vardı. Doktorum suni sancı ile en geç 4-5 saat sonra sezaryen için yalvaracağımı düşünürken, suni sancının yüksek frekansına rağmen dayanıklılığım ve sabrıma inanamadı.

Ne yazık ki vaktinden önce doğum olacağı için karnım hala yüksekti ve benim minnos kızım inat edip inmedi. Dolayısıyla hastanedeki ikinci gecem de Berat Kandilinde, 12 Haziran 2014 Perşembe günü saat 22.45’de miniğim doğdu. Bir takım zorluklar yaşadık ve yaşıyoruz, elbette önemli olan önce sağlık. Dilerim herkes zamanında ve olması gerektiği gibi alır evladını kucağına. Çünkü onun minik ruhunun hissettiği her acı sizi kat kat fazlasıyla etkiliyor. Kızım Aria Dora 6 gün kuvözde kaldı ve maalesef doğar doğmaz kucağımıza alıp sevemedik minik kızımızı.3

Kim derdi ki; Aria Dora isminde bir canlı varlık hiç tahmin dahi edemeyeceğim şekilde hayatımın orta yerine kurulacak, her tür zorluğa rağmen bir bakışı bir dokunuşu ile her şeyi unutacağım. Kokusu olmadan yaşayamayacağımı bildiğim, onun için hayattaki her şeyin en güzelini dilediğim, tüm sıkıntıları kırgınlıkları dahi sayesinde atlatabildiğim, beni koşulsuz seven ve bana baktığında gözlerinde cenneti gördüğüm, mutluluk kavramını yeniden anlamlandırdığım küçük bir kalp yakında 1. yaşını kutlayacak. Yaşlandığım anlamına da gelse büyüyüp nasıl bir birey olacağını görmek için sabırsızlanıyorum.

Hayatta Kan bağı değil can bağı diyenlerdenim, o yüzden ne olursa olsun hayatınızda evlat diyeceğiniz birisinin olması dileğiyle…

Yorum Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir