Bu yaz İstanbul’da

8 Ağustos 2020

Temmuz’un ikinci yarısına kadar tezimle uğraştım. Acayip bir harala gürele. Kağıdın sağında bırakılacak boşluk kaç santim, başlıklar kaç punto, ön kapak ve ara kapak formatları; her tür detayın detayı, bu işte çok önemli. Bir yaştan sonra master yapmaya kalkınca, kalan saçlar da dökülüyor…
Neyse, iyi haberi hemen söyleyeyim: Mezun oldum! Artık “Uzman Klinik Psikolog” ünvanını da kullanırım icabında. Üstelik gençler iki kere okuyup sınava giriyorlarsa, ben on defa okudum bütün notlarımı. Bütün ders kitaplarımı hatmettim, ekstra kitaplar okudum, videolar seyrettim. İyi olmak, konuya tam olarak hakim olmak istedim. Farmakoloji, psikopatoloji, Bilişsel Davranışçı Terapiler, çift terapisi, gelişim psikolojisi… İnsanın biliş ve duygu süreçleri, gelişim evreleri, düşünce üretme mekanizmaları, bilinçaltının sinsi oyunları, kişilikteki çocukluk çağının baskın başrolü, beni cezbetti. Kendimi buldum; çok severek çalıştım. Çalışmaya, okumaya, özet çıkartmaya da devam!
İçinizi şişirmeyeyim de, ben fena şiştim. “Şizoid kişilik yapısı ve şizoafektif bozukluk arasındaki fark neydi acaba” diyerek uyanıyor, “Prozac, benzodiazepin grubundaydı, değil mi” diye notlara gömülüyorum. Tüm ilgim, alakam, hobim; klinik psikoloji master derslerim oldu.
Benim gibi yerinde duramayan, haftada üç seyahate gidip gelen bir adam, aylardır aynı şehirde, aynı evde, aynı odada. Şikayetim yok, böyle bir dönemdeyim. Hayat bana böyle bir sayfa açtı, mutlulukla kabul ettim.
Ancak şöyle bir durum da var; ben aynı zamanda sokakta yaşamayı çok severim. Deniz, orman, koşu, yürüyüş; olmazsa, ben de var olamam.
Ne yapsam diye düşündüm, her gün birkaç saatimi kendime ayırmaya karar verdim. Belgrat Ormanı’nda trekking, Kilyos plajlarında kumda yürüyüş hayallerimi gerçekleştirdim. Boğaz’dan denize girip, bilmediğim semtleri dolaşarak İstanbul içi geziler yaptım.
Şimdiye kadar İstanbul’daydım yani. Çok da iyi oldu. Balat’ın arkası Atikali’ye kadar giden yolda dünyalar değişiyor, Galata’da bütün diller birbirine karışıyor, semt pazarlarından en lezzetli meyveler alınıyormuş.
Artık biraz gitme zamanı. Ucu açık. Arabayla, plansız olsun diyorum. Kafamı boşaltayım, ama bilgiler kalsın istiyorum. Akşamları, plajda gölgede, yine okuyayım, öğreneyim diye hayal ediyorum…

Yorum Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir