İlk ders, ilk kazanç

7 Temmuz 2020

Talia, neredeyse 16 yaşında. Dersleri, aktiviteleri, arkadaşları, sevdikleri, bildikleri, kendince birikimi, öyle böyle bir hayat tecrübesiyle harmanlanmış onaltı senelik geçmişin tek sahibi. Yazsa, artık bir cv’si var rahatlıkla. Konuşsa, anlatacak çok laf çıkar ağzından.

Canım benim, ilk göz ağrım, hiç büyümeyecek bebeğim. Zoom’dan zoom’a, dersten derse geçiyor günleri. Her an yetiştireceği ödevleri, katılacağı sınıf toplantıları, arada kendini kaybettiği youtube videolarıyla haftalar aylara ekleniyor. Yeni normal, gençlerin hayat tarzına sorunsuz karışıyor…

Geçen gün, başka türlü bir heyecanla, dakikalarla yarışıyordu. Küçüklük hikaye kitaplarını karıştırıyor, üzerine güzel hikaye anlatılacak resimler arıyordu. İlk kez ders verecekti. Üstelik küçük bir harçlık kazanacaktı. Bir saat boyunca, 8 yaşında üç çocukla, Zoom’da fransızca konuşacak, onları konuşturacaktı. Çocukların seviyesini anlayacak, onları nasıl ileri taşıyacağına karar verecekti.

Onun bu saf, tertemiz enerjisi hepimizi sardı. En iyi internet bağlantı yeri saptandı, en renkli hikaye kitabı sayfaları bulundu.

Gurur duydum yavrumla. İçim bir hoş, kalbim pır pır, birden aklıma birşey geldi: Kendi onaltı yaşımda, ilk dersim, ilk kazandığım harçlık…

Kuruyemişçi vitrinine ilan

Okula erken başlamıştım ben, annem öğretmendi. Hiçbir yerde hazırlık okumadım, onbeş buçuk yaşımdaBoğaziçi’ni kazanmıştım.

Kendi gözümde birden büyüdüm o yaz. Koskoca üniversiteliydim. Tabii ki çalışacak, birçok işe yarı zamanlı veya geçici eleman olarak başvuracaktım. Ben, herşeyi yapacaktım. Artık hayatın tam ortasındaydım!

Networking’e mahalleden başladım. Rica minnet köşedeki kuruyemişçinin vitrinine “Boğaçili’den İngilizce ders” ilanını iliştirebildim.

Bir ay sonra ilk telefon çaldı. Aynı gün, benden iki yaş büyük lise son öğrencisine zamanları öğretiyordum.

O ilk kazandığım para, uzun yıllar çerçeve içinde, babamın bürosunda asılıydı. Bana iki katını vermiş, çerçevenin paspartüsüne “Fatih’im ilk parasını kazandı” yazmıştı.

Nerede acaba o çerçeve? Ne oldu bana birden? Niye bu mutlu günde hüzünlendim, bu gözyaşları niye?

Bilemedim.

 

Yorum Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir