Hangi anda kaldığınızın farkında mısınız?

12 Haziran 2020

Farkındalıklı ebeveynliğin basit yolları

Telefonumu bir kenara koyma ve ilgimi çevreme yöneltme zamanının çoktan geldiğini anladım.  Ben bunu yapabildiysem, siz de başarabilirsiniz.

Bir gün üç küçük kızımla gittiğim süpermarkette alışverişimizi yaptık. Kasa sırasında bekliyorken benim Bermuda  şeytan üçgeni  kasa önünde gördükleri topitop şekerlerden almam için tepinmeye,  kendilerini yerlere atmaya ve ağlamaya başladılar. O sırada çevirdiğimiz drama filmini izlemeye başlayan kasa sırasındaki teyzeler bana doğru gülümseyerek ve hatta biraz da acıyarak baktılar. İçlerinden birisi nezaketle bana yaklaşıp “ Kızım, bu anların tadını çıkar. Yıllar su gibi akıp geçecek, bir bakacaksın bu güzellikler gelinlikleriyle karşına çıkacaklar.” Bu tür telkinleri dinlesem de aslında pek de kulak astığım söylenemezdi. Duyduğum bu “yıllar geçer, boşver” önerilerini ne zaman duysam bunu söyleyenlere başlarında boynuz çıkmış gibi tuhaf tuhaf bakar ve neden böyle konuştuklarına anlam da veremezdim.  Aslında süpermarketten ya da başka yerde alışverişten çocuklarımla birlikte sıkıntısız çıktığım her günü  kendime bir nimet sayıyordum.

Ama geçtiğimiz yıl en büyük kızım Buket 13 yaşına bastığında paniğe kapıldım. 13 yıl nasıl geçiverdi de kızım lise çağına girdi ? O an hayatıma dair bir karar aldım :  İşlerin sona ereceği zamana ( Gün, matematik dersi, akşam yemeğinde hangi kızımın hangi plastik bardağı kullanacağı kavgası) takılmak yerine anın farkındalığına odaklanmaya karar verdim. Bilinçli olarak anın daha fazla farkında olmak kaydıyla  kızlarım Buket,  Derin (11) ve Cansu (7) ile birlikte geçireceğim zamanların tadını çıkaracaktım.

Problem , aklımdaki bu kararı tam olarak pratiğe nasıl dökeceğim sorusuydu.  Ne kadar derin nefes alır verirsem zihnim tasalanmaktan ,  “yapılacaklar listesini” aklıma getirmekten ve “ şu oluncaya kadar bunu bekle” diye diye düşünmekten yakasını kurtaramıyordu.  Mindful Parenting in a Messy World eserinin yazarı Michelle Gale anı ıskalamamanın önemine dair şöyle konuşuyor: “ Farkındalık bir zaman içerisinde yapıp rafa kaldırdığınız bir bakış açısı olamaz. Bu bakışı pratik ede ede hayatınızı zamanla dönüştürebilirsiniz.”  Bu yüzden “ Tibet’te bir haftalık inzivaya çekilme” gibi tatil seçeneklerini Google hazretlerinde aramaya son verip  Gale’in önerdiğini harfiyen yerine getirdim: Anın farkında olma pratiğine ekmek kırıntısı adımlarla başlangıç yaptım.

  1. ADIM

Anın farkında olduğunuz zamanları gözlemleyin.

Geçtiğimiz sonbaharın bir sabahı  ilkokul öğrencisi olan kızım Cansu ve ben otobüs durağına saat 06:50’de yürüdük. Sabah güneşi tüm ışıltısıyla ağaçların üzerinden yükseliyordu. Cansu önüme geçerek , sırtında kocaman çantasının ardında adeta kaybolarak bir o yana bir bu yana salınırken gülümsemekten kendimi alamadım.  O anda bir ses içimden “ Dur! Ne yapıyorsun sen?” dedi. “ Yalnızca kızımın önünde salına salına yürüyüşünü düşünüyorum!” Eşime bunları anlatacak olmaktan o kadar heyecan duydum ki birden ağzımdan “Anda dondum kaldım.” dedim.

Parenting With Presenceadlı eserin yazarı  ve aile terapisti Susan Stiffelman, “uçup giden zamanlarda bile olmanın farkındalığı  size bu konuda  daha fazla başarılı olduğunuz hissini  verebilir.” düşüncesini paylaşıyor.  Bu yüzden “ Farkındalığımı pratik etmekte gerçekten berbatım” diye düşünüp kendinizi üzeceğinize yetersiz düzeyde farkındalığınız olduğunu ama  bu konuda gelişebileceğinizi kabul etmeniz öneriliyor.

2.ADIM

Farkındalık içinde olmadığınız zamanların bildirimini kendinize yapın.

Yukarıda bahsettiğimiz üzere kendinize farkında olmadığınız bildirimini yapın. “ Farkında olmaya dair güçlük çektiğinizi kendinize belirtmeniz sizi o anda tutar” diyor Stiffelman.  Başka bir deyişle, bir durum karşısında sizin yeterince farkında olmadığınızı kabul etmeniz aslında farkında olmanıza katkıda bulunuyor.

Kızım Derin bir gün okuldan geldi ve bir okul arkadaşıyla kafeteryada yaptığı komik bir sohbetini bana anlatmaya başladı. Kusura bakmayın ama kızımın az ve öz konuşan bir evlat olduğunu söyleyemeyeceğim. “Ben bunu dedim, arkadaşım şunu dedi…” diye diye ne ucu ne de sonu gelen cümleler ormanına  dalıp  anlattı da anlattı.  Gözlerim kararıyor ve hikayenin sonunu görmek için parkede toz var mı diye bakınıyordum. Diğer kızımı piyano dersine götürme zamanının gelip gelmediğini anlamak için  o sırada saata baktım. Bir taraftan da o sabah bir müşterimin yollamış olduğu e-postaya cevap verip vermediğimi düşünmeye başladım. O sırada birden anın farkında olmam gerektiğini hatırladım. (1. Adım) Derin’e dönüp “Kızım, seni çok fazla takip edemiyorum.” dedim. Aslında bunu itiraf ederek tekrar dikkatimi topluyordum.

  1. ADIM

Telefonunuzu bir kenara koyun.

Mobil telefonlarımızın ve tabletlerimizin çevremizdeki neredeyse herşeye karşı dikkatimizi dağıttığını ispatlamak için yapılmış tüm bilimsel araştırmalara ihtiyaç duymuyorum. Lakin bilmediğim bir şey varmış: Farkındalığı geliştirme üzerine ebeveynlere , okullara ve işletmelere eğitim veren Mindful Lifeadlı kuruluşun kurucusu Kristen Race, elektronik bir cihazı yakınınızda bulundurmanın sağlığa zararlı olabileceğini iddia ediyor. Race’e göre “ telefonunuzun titreşimi bile zihninizin başka köşelere savrulmasına neden oluyor.”

İşte bu bilgilere ulaşır ulaşmaz evimde uygulanacak bir kanun hükmünde kararname imzaladım. “ Bundan böyle akşam 06:00’dan sonra telefonlarımızı ellerimize almayacağız!” Gel gör biz bu kararı bir gece bile sürdüremedik! Dr. Race, verilen kararlara sımsıkı kalma problemine karşı bize küçük adımlar atmamızı öneriyor. Mesela sofraya oturacağınız zamanlarda telefonlarınızı çekmeceye bırakın. Araba ile yapacağınız kısa yolculuklar boyunca telefonlarınız torpido gözünde kalabilir. Köpeğinizi hava almaya çıkardığınızda telefonunuzu – acil bir durum yoksa – evde bırakın. Yürüyüş güzergahında mesela 5 farklı sese kulak vermeyi , çevrenizde mavi renkte 5 nesneyi bulmayı ya da gökyüzündeki bulut şekillerine göz atmayı deneyin. “Ayrıntılara dikkat ettiğinizde ailenizle olan iletişimde de gözünüzden kaçmış olabilecek ayrıntılara yönelik farkındalık geliştireceksiniz.”

  1. ADIM

Farkında olma kararına sıkı sıkı sarılın.

Gale bize bir taraftan gülümseyerek “Farkında olmanın en ağır tarafı farkında olmayı hatırlamaktır.” tespitinde bulunuyor. Bu tespit o kadar doğru ki… Sabahın erken saatlerinde saatimin alarmı çalmaya başlar başlamaz beynim bana mesajlar yağdırıyor: “Yataktan kalkman ve  kahve hazırlaman  gerekiyor. Umarım evde kahve bitmemiştir. Kahve alman gerekiyor. Marketen gidip tuvalet kağıdı da almalısın. Bu arada evde tuvalet kağıdı stoğumuz yeterli mi ?  Bu çocuklar bir türlü sifonu çekmeyi öğrenemedi. Onlara sifon dersini bir daha vermelisin.” Gale’nin söylediği üzere “ Farkındalık  farkında olmayı hatırlamayı siz kendinize öğretmedikçe ete kemiğe bürünemeyecek.”

Bu konuda Gale minik bir hatırlatıcı kullanıyor: küçük etiketler. ( Benimkiler simli unicorn görselleri olabilir. Sizinkiler farklı figürler ya da notlar olabilir.)  Bu hatırlatıcıların birini alarmlı saatinizin üzerine , birini telefonunuz ekranına, debit kartınıza, diş fırçanıza, bilgisayarınızın ekranına ya da arabanızın direksiyonunun ortasına yapıştırabilirsiniz.

Gale , “böylece bilgisayarınızı her açtığınızda , sizi anda tutan farkındalık egzersizini yapmış olacaksınız.” diyor. Burnunuzdan derin bir nefes alıp ağzınızdan nefes verme egzersizi doğum gününüzde dilek tutarak pastanızdaki mumu üflemek gibi kolay ve hızlı bir pratik olabilir. Eğer farkındalığınızı size hatırlatan simli unicornları ya da her ne nesne , sembol seçtiyseniz onları görmeye fazla alışık olduysanız ve farkında olmayı unutmaya başladıysanız, etiketleriniz ya da sembollerinizi revize etmeyi deneyin. Belki de daha büyük şekiller ve notlar, egzersizlerinizi kolaylaştırabilir. Gökyüzü hayal gücünüzün sınırı, değil mi ?

ARAŞTIRMALAR, FARKINDALIĞI DAHA YÜKSEK EBEVEYNLERİN ÇOCUKLARININ DAHA AZ STRESLİ GELİŞTİĞİNİ ORTAYA KOYDU.( RESEARCH HAS FOUND… adlı kutucuğun tercümesidir.)

  1. ADIM

Durakla, nefes al ve karşılık ver.

Tadını çıkaramadığınız anlar geldiğinde ve özellikle rahatlamak için bir miktar da olsa yardıma ihtiyaç duyduğunuzda içinde bulunduğunuz anın farkında olmanız size iyi gelecektir. Dr. Race bizlere gün boyunca birden fazla yaptığı duraklama, nefes alma ve kararlılıkla karşılık verme” egzersizini öneriyor. Araştırmalar farkındalığın stres düzeyinizi azalttığına işaret ediyor.  Ayrıca Melbourne ( Avustralya) Üniversitesi’nden bir araştırma farkındalığı daha yüksek ebeveynlerin çocuklarının daha az stresli geliştiğini ortaya koydu. “ Kendinize bir mola verin , bir iki nefes alın ve daha sonra daha dengeli ve düşünceli bir tepki verin.”  Eskiler boşuna söylemiyor: Öfkeyle kalkan zararla oturur.

Dr. Race bu tür yaklaşımın sizi ve ailenizi daha fazla rahatlatacağını düşünüyor. Yine de adımlarınızın minik ve mütevazı olmasının önemini vurguluyor: Stres düzeyinizi tetikleyen anları gün boyunca birkaç defa gözlerinizin önüne getirin : Çocuğunuzun okuldan eve taşıyıp başedemediği bir ödev ya da  lavaboda bırakılmış bulaşıklar … Bu görüntüleri düşündüğünüz anda hemen duraklayın, birkaç nefes alın ve verin, daha sonra duruma sakin ve yapıcı bir karşılık verin.

Bu egzersizle ilgili ilk tecrübem- tuhaftır- en az beklediğim anda geldi. Akşam yemeğimi hazırlamaya dalmışken , Cansu yapmış olduğu LEGO evine bir bakmam için beni yanına çağırdı. Ona “ bir saniye kızım” diyerek aslında bu çağrısını geçiştirdim. Aradan birkaç dakika geçti ve çağrı bu sefer biraz da kızgınca yine yapıldı. Ben “bir saniye kızım” cevabını yineledim.  Aradan fazla zaman geçmeden üçüncü defa kızım yanıma geldiğinde onu nerdeyse tersliyordum ki birden sizlere yukarıda bahsettiğim egzersiz aklıma geldi. Kızıma dikkatle seçtiğim kelimelerle cevap verdim. “ Kızım, bana evini göstermekten duyduğun heyecanın farkındayım. Ancak ocaktaki tencereden kolay kolay uzaklaşamıyorum.  Yemek işini halleder halletmez , oyun odasına gelip inşa ettiğin evi dikkatle inceleyeceğim.” Bu cevabı alan Cansu ne ağladı, ne de zırıldadı; nazikçe “peki annem” dedi. İşlerim bitip oyun odasına gittiğimde Lego evini dikkatle inceledim ve kızımla o anın mutluluğunu son damlasına kadar çıkardım.

  1. ADIM

Egzersizleri başkalarıyla da paylaş.

Farkındalık egzersizlerime devam ettikçe kendimi daha fazla “ bu egzersizleri çocuklarımla da yapmalıyım” fikri zihnimde yükselmeye başladı. Ama kızlarım sıkıldığında ve bocaladığında, ben ise onlara çözüm olarak yaptığım egzersizi önerdiğimde bunun, onlar üzerinde çok da işe yaradığını söyleyemem. ( “Anne nefes alıp verdim. Bir işe yaramıyor.” ya  da “Anne, bu yaptığımız bana gülünç geliyor.”)  Bu tepkiler sonrası kendimi bir geri çektim ve Doktor Race’in önerisine uyarak çocukların çevresinde yaptığım farkındalık tekniklerini kelimelere dökme kararı aldım: “ Rahatlayabilmem için birkaç derin nefes alacağım” , “ Sohbetimizin bölünmemesi için telefonumu çantamda bırakacağım.”  Bu tür tedbirlerin işe yaramaya başladığını fark etmem fazla zamanımı almadı.  Daha etkili olduğunu tespit ettiğim birkaç farkındalık örneklerini de denemeye giriştim: Akşam yemeğimizde masadakilerin her birinden gün boyunca yaşadıkları 3 iyi şeyi birbirimizle paylaşmalarını rica ettim. Ayrıca uykuya geçmeden önce kızlarıma derin birkaç nefes alıp vermelerini ve rahatlamalarını önerdim. Bu nefes alıp verme egzersizine köpeğimizin adını verdim: Jersey Nefes egzersizi

Dr. Race’in önerilerinden birisi- inanır mısınız – bende sihir gibi çalıştı. En azından, bende o hissi uyandırdı. Bir gün Cansu’nun doğum günü partisi organizasyonunu o gün  fırtınalı ve bardaktan boşanırcasına yağmurlu  bir gün olduğu için iptal etmek zorunda kaldık. Yaşadığı hayal kırıklığından kızım ağlama nöbetine geçmişti. Kızıma hemen üç kez derin nefes alıp vermesini önermek yerine , ona sarıldım ve onun da hissedebileceği şekilde  üç kez derin nefes alıp verdim. Kızım nefes alış verişlerimde bana eşlik etti. Biz işte o anda tam da şimdinin içindeydik ve farkındaydık. Artık rahatlamıştık. Doğum günümüzü daha güzel bir havada organize etme kararını kolayca aldık.

Farkındalığınızı harekete geçirin. (Get Your Mindful on..kutucuğunun tercümesidir.)

Nerede ve ne zaman olursa olsun farkındalığınızı gerçekleştirebileceğiniz birkaç hızlı ve bazit egzersizi sizlerle paylaşıyoruz.

Duraklayın ve bir derin nefes alın.

Ellerinizde karıncalanma ve sıcaklığı hissedene kadar ellerinizi oğuşturun.

Ayak ve bacaklarınızdaki kasları sıkın ve gevşeltin.

Belli bir zaman içerisinde çevrenizde görebildiğiniz herşeyi gözlemleyin.

Nabzınızı bulun ve 20 kalp atışını sayın.

Kendinizi 1 dakika kadar sakinleştirin ve duyduğunuz seslere odaklanın.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir