- Hamilelikte bu egzersizlerden kaçının!
- Oyun bağımlılığı aile hayatını ve sosyal ilişkileri tehdit ediyor!
- Çoğu zaman belirti vermeden ilerliyor
- Annelere iyot desteği önemli
- ‘R’ harfini söyleyemeyen çocuklar için Gizli neden: Dil bağı
- Çocuklardan mükemmellik beklemek olumsuz sonuçlanabiliyor!
- Masum bir şikayet mi
- Hamile diyabetlilerin oruç tutması riskli
- Çocuklarda mevsimsel grip ve dikkat edilmesi gerekenler
- Tatilde de çocuğunuzun uyku saati ve ekran süresindeki sınırlar korunmalı…
Bağlantıda kalın- Psikolog Nesteren Gazioğlu

Şubat sayısında sevgiden bahsetmiştim. Şubat ayı sevgi ayı diye düşünürken ülke olarak yeniden yüreğimizi yakan bir olaya tanık olduk. Hissedebildiniz mi? yoksa bir süre haberlerden etkilenip, durumu öğrenip yine yaşama devam mı ettiniz? Devam etmek yaşamın kaçınılmaz bir parçası, tıpkı zamanı durduramadığımız ya da geri alamadığımız gibi… Ancak eğer hissedemiyorsak işte orada durup düşünmemiz gerekiyor. Günlük rutinler ve koşuşturmacalar içerisinde yaşamı ne kadar hissediyoruz?
Çevrenizdeki insanları düşünün; bir kısmı duygusal bir filmde hemen ağlar, bir kısmı hiç belli etmez endişesini; kimisi üzüldüğünde donup kalır tepkisizleşir, kimisi mutluluğunu bütün dünya ile paylaşmak ister. Dünyanın bize sunduğu sistem de bu şekilde ilerliyor. Bireyselleş ve duyarsızlaş. Kendimizi, duygularımızı, çevremizdeki insanları, dünyadaki insanları, doğayı ve hayvanları tanımaktan, temas kurmaktan uzaklaşıyoruz. Bireyselleştikçe duygularımızdan uzaklaşıyoruz çünkü duygular bize hatırlamak istemediğimiz olayları, anıları anımsatabilir. Duyguları bir küp gibi düşünün. Küpün her yüzeyinde bir duygu olsun; mutluluk, üzüntü, endişe, kızgınlık, korku vs.. Birey yaşam boyu gelişimi içerisinde büyük bir incinme yaşadığında bu küpü içinde derinlere itiyor. Belki yaşadığı korkuyu tekrar hatırlamak istemiyor ve küpü uzaklaştırıyor. Uzaklaştırırken mutluluk duygusunu da uzaklaştırıyor. Yaşam içerisinde hissetmeyi uzaklaştırıyor. Acı, tatlı bir çok olay yaşanıyor ve gidiyor ancak duygular olmadan. Bazen çevremdekilere “Peki, ne hissettin?” diye sorduğumda olayı anlatmaya devam ediyorlar. “Bana öyle yapmamalıydı, böyle söylememeliydi” diyorlar. Tekrar soruyorum “Peki, ne hissettin?” işte o anda aslında bu soruyu kendisine sormadığını fark ediyorlar. Duygularından yaşam içerisinde haberdar olmadıklarını fark ediyorlar. Yaşam ile bağlantı sağlayabilmek için önce içsel bağlantıma bakmam gerekiyor. Tüketim odaklı dünyanın sunduğu robotlaşmış yaşantısında bireyleri, aileleri ve toplumları değiştirecek en önemli güç bağlantı kurmak ve bağlantıda kalmak.
Kendinizle ve dünya ile bağlantıda kalın şeklinde yazabilmek kolay. Meşakkatli kısmı uygulamaya geçebilmek. Kendisi ile bağlantıda kalan bireyin, ebeveynliği de olumlu yönde değişecektir. İlk etapta kendinizle bağlantıda kalmayı deneyebilirsiniz. Aşağıda sizler birkaç soru oluşturdum. Bu sorulara samimi cevaplar vererek işe başlayabilirsiniz. Kısa notlar alabilir ve kendinizi daha yakından keşfederken, aklınızda beliren size özgü soruları da listenize ekleyebilirsiniz.
- En son ailenizle ne zaman oyun oynadınız?
- Oyunu kim istediği için oynadınız?
- Oyun oynamaya gönüllü müydünüz?
- Oyunu oynarken kendinizi oyuna kaptırabildiniz mi?
- Oyun sırasında hangi duyguları hissettiniz?
- Hissettiğiniz duygular sizde hangi düşünceleri oluşturdu?
- Bu düşünceler davranışınıza yansıdı mı? Nasıl?
- Hayatta en mutlu/ en mutsuz hissettiğiniz anılar nedir?
- Dayanamadığınız, görmekten-duymaktan kaçtığınız bir olay var mı?
Liste sayfalar boyu uzayabilir. Asıl mesele cevapları verebilmekte. Sorularda oyun üzerinden gittim çünkü ebeveynlerin en zorlandıkları alanlardan birisi de oyundur. Özellikle de küp derinlerde ise. Oyunda duygular coşkuyla akar. Coşkulu mutluluklar, coşkulu kızgınlıklar, endişeler kaygılar… hepsi gizlidir oyunun içerisinde. Kendiniz keşfederken ailenizle oyun oynamayı da ihmal etmeyin. Biz psikologların sık kullandığı “aile oyun saati” bağ kurmak ve bağlantıda kalmak için en önemli araçlardan birisidir. Aile bireyleri kendi duyguları ve kendi içsel süreçleri ile kendilerini tam olarak oyuna verebildiğinde, çözülmesi gereken bütün meseleler de serilir gözler önüne. Yeter ki ebeveynler de oyunun bir parçası olsun. Öğretici, eğitici kimliklerini kenara bıraksınlar çünkü çocuğunuzun ihtiyacı sadece ve sadece sizsiniz. Sizinle candan cana iletişim kurmak ve sizinle bağlantıda kalmak. Sizi hissetmek, duygularınızı hissetmek. Oyun duyarsızlaşmayı engeller. Yaşamla bağ kurmayı sağlar. Hissedebilmeyi sağlar. Kendinize ve ailenize gelecek yatırımı yapmak isterseniz lütfen oyun oynayın.
İlgili Yazılar
Son Haberler
-
Hamilelikte bu egzersizlerden kaçının!
Günümüzde hareketsiz (sedanter) yaşam tarzı sağlığımız açısından en önemli tehlikelerden...
- Eklendi Nisan 6, 2025
- 0
-
Oyun bağımlılığı aile hayatını ve sosyal ilişkileri tehdit ediyor!
Oyun bağımlılığının her geçen gün yaygınlaştığını belirten uzmanlar, bu durumun...
- Eklendi Nisan 2, 2025
- 0
-
Çoğu zaman belirti vermeden ilerliyor
Kadın kanserleri arasında önemli bir yere sahip olan rahim, rahim...
- Eklendi Mart 28, 2025
- 0
-
Annelere iyot desteği önemli
Boynun ön tarafında bulunan ve adeta tüm vücudun işleyişinden sorumlu...
- Eklendi Mart 24, 2025
- 0
-
‘R’ harfini söyleyemeyen çocuklar için Gizli neden: Dil bağı
Ufuk Üniversitesi Dr. Rıdvan Ege Hastanesi Çocuk Cerrahisi Anabilim Dalı’ndan...
- Eklendi Mart 22, 2025
- 0
-
Çocuklardan mükemmellik beklemek olumsuz sonuçlanabiliyor!
Birçok ebeveynin, çocuklarının başarılı olmasını istediğini belirten uzmanlar, ancak bazen...
- Eklendi Mart 17, 2025
- 0
-
Masum bir şikayet mi
Çocuklarda karın ağrısı, ebeveynleri en çok endişelendiren sağlık sorunlarından biridir....
- Eklendi Mart 12, 2025
- 0
PARENTS TV
YAZARLAR
-
Genital bölge yağ enjeksiyonu ile ilgili merak edilenler
Estetik denildiğinde akla ilk gelen uygulamalardan olmasa da kadınlar...
- 17 Haziran 2024
- 0
-
Seyahat süresince çok uzun süre hareketsiz kalmayın
Sevgili anne adayları; Biliyorsunuz önümüzde uzun bir bayram tatili...
- 8 Nisan 2024
- 0
-
Hepinize keyifli bir gebelik süreci diliyorum
Sevgili anne adayları merhaba. Ben, Kadın Hastalıkları ve Doğum...
- 3 Nisan 2024
- 0
-
Denizde on gün
Davet Mimi’ye geldi, “biz ailece tekneyle kıyıları dolaşacağız, Mimi...
- 9 Eylül 2020
- 0
-
Bu yaz İstanbul’da
Temmuz’un ikinci yarısına kadar tezimle uğraştım. Acayip bir harala...
- 8 Ağustos 2020
- 0
-
İlk ders, ilk kazanç
Talia, neredeyse 16 yaşında. Dersleri, aktiviteleri, arkadaşları, sevdikleri, bildikleri,...
- 7 Temmuz 2020
- 0
0 yorum