HAMİLELİKTE KANAMALAR

6 Aralık 2014

Hamileliğin herhangi bir döneminde kanama olması çok ender görülmez; fakat kanamaların nedeni çok önemlidir. Bu nedenle kanamanın hafif olması veya bir süre sonra kesilmesi kanamanın önemini hafifletmez; ne olursa olsun doktorunuzu kanama hakkında bilgilendirmeli ve ondan görüş almalısınız.

Normal bir hamilelik süresi ortalama 40 haftadır. Bu sürede gelişen kanamaları kabaca ikiye ayırabiliriz: 20 hafta ve daha öncesi olan kanamalar, 20 haftadan sonra olan kanamalar Kanamanın nedeni basit bir rahim ağzı enfeksiyonu olabileceği gibi, ablatio plasenta ya da plasenta previa adları verilen ciddi durumların da göstergesi de olabilir. Memorial Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanlarından Dr. Figen Köseoğlu hamilelik döneminde görülen kanamalarla ilgili bizlere bilgi verdi.

FİZYOLOJİK KANAMALAR
Hamileliğin ilk 30 haftasında, hamilelerin yüzde 22’sinde döl yolundan kanama görülebilir. Bunun yüzde 10 kadarı ilk 8 haftada oluşur. Bu dönemde görülen hafif, geçici kanamalar fizyolojik kabul edilir ve genellikle, gelişen embriyonun döl yatağı duvarına yuvalanması sebebiyle meydana gelir. Halk arasında ‘üste görme’ adı verilen bu durum, ikinci veya sonraki hamileliklerini yaşayan kadınlarda, ilk kez hamile kalan kadınlara göre daha sık görülür.
Bu fizyolojik durum dışında; tüm hamilelik boyunca herhangi bir dönemde oluşan döl yolundan gelen kanamalar anormal olarak kabul edilir.

DÜŞÜK TEHDİDİ
Hamileliğin ilk 3 ayında meydan gelen kanamalarda ilk akla gelen olasılık düşük tehdididir; ancak her kanama düşükle sonuçlanmaz. Ağrı ile seyreden yoğun kanamalarda düşük olasılığı artar. Bu dönemde ultrason incelemesinde gelişmekte olan embriyonun kalp atışlarının görülmesi, hamileliğin sağlıklı olarak devam edeceğini yüzde 90-97 oranında garantiler. Bu dönemde sağlıklı embriyonun kalp hızı 150-160 civarındadır. Anne adayının yaşının ileri olması ve embriyonun kalp hızının dakikada 90 atıştan az olması düşük olasılığı artırır.

TEDAVİ ÖNERİLERİ
En uygun tedavi yatak istirahatıdır. Düşüğü önleyici amaçla progesteron içeren ilaçlar kullanılabilir; ancak bunların faydası yapılan çalışmalarda gösterilememiştir. Ancak bazı durumlarda, üçten fazla düşüğü olan hamilelerde, progesteron kullanımı faydalı olabilir. Kadın doğum uzmanınızı hamileliğinizde gerçekleşen her kanamayı bildirmelisiniz; o size tedavi konusunda yol gösterecektir.

İlk 20 haftada görülen, döl yolundan olan kanamaların diğer sebepleri ise, dış gebelik ve mol gebeliğidir.

DIŞ GEBELİK
Dış gebelikte görülen vajinal kanama genellikle yoğun değildir ve beraberinde kasık ağrısı olabilir. Kasık ağrısı genellikle tek taraflıdır. Bu durumda tanı, kanda hamilelik testi ve ultrasonografik tetkiklerin birlikte kullanılması ile konur.
Erken dönemde tedavi; bazı seçilmiş olgularda ilaçla yapılabilir, hamileliğin ilerlemiş durumlaında ise tedavi ameliyattır. Çok ilerlemiş dönemde ise şiddetli karın ağrısı ve iç kanama oluşur ve bu durum acil ameliyat gerektirir.

MOL GEBELİK
Halk arasında üzüm hamileliği olarak anılan duruma tıp dilinde mol gebeliği adı verilir. Birkaç çeşidi olmakla birlikte en sık görülen formu ‘hidadiform mol’dür. Üzüm taneleri büyüklüğünde çok sayıda parçanın düşürülmesi nedeniyle halk arasında bu ad verilmiştir. Bu kanamada genellikle ağrı yoktur.Tanı yine kan analizi ve ultrasonografinin birlikte kullanılması ile konur. Tedavisi döl yatağı içinin kürete edilerek embriyonun boşaltılmasıdır. Bazen ek olarak ilaç tedavisi gerekir.

HAMİLELİĞİN İKİNCİ YARISI
Hamileliğin ikinci yarısında görülen kanamalar (20. hamilelik haftasından sonra) daha nadirdir; bu tip kanamalar tüm hamileliklerin ancak yüzde 4’ünde görülür. Bu kanamaların az bir kısmı döl yatağı ağzı hastalıkları veya vajinal mantara bağlıdır. Yine az bir kısmı da ‘plasenta previa’ dediğimiz durumda olur.

PLASENTA PREVIA
Plasenta previa’da, bebeğin eşi döl yolunun ya tam ağzına yerleşmiştir, ya da ağza çok yakın bir yere yerleşmiş bulunmaktadır. Bu durum genellikle 34. hamilelik haftası civarında kanamaya yol açar. Bu dönemde döl yatağı ağzı nispeten incelmeye ve açılmaya başlamıştır; bu açılma sırasında burada yerleşmiş olan plasenta da kısmi olarak yerinden ayrılarak kanamaya yol açar. Bu durum daha ziyade çok sayıda doğum yapmış, ileri yaştaki hamilelerle, daha önce çok sayıda sezaryen geçirmiş hamile kadınlarda görülür.
Tedavisinde yatak istirahati ve döl yolu ağzının açılmasını engelleyici ilaçlar kullanılır. Bazen hamileye kan verilmesi gerekebilir.

ABLATIO PLASENTA
Hamileliğin ikinci yarısında en sık kanamaya yol açan durum ise ‘ablatio plasenta’dır. Bebeğin eşinin (plasenta) yerinden erken ayrılması ile oluşur. Bu kanama yoğun miktarda olur ve karın- kasık ağrısı ile birlikte seyreder. Hem annenin, hem de bebeğin hayatını tehdit eden çok ciddi bir problemdir.
Hamilelik tansiyonu olan, sigara içen, karın bölgesine sert darbe alan hamilelerde sık görülür. Acilen hastaneye başvurularak hamilenin tedavi altına alınması gerekir.

NİŞANE AKINTISI
Halk arasında ‘nişane’ denilen normal doğum eyleminin başlaması ile birlikte gelen kanlı ve sümüksü bir akıntı olur. Bu durum doğumun başladığının habercisidir. Döl yatağı ağzı, rahim kasılmalarına bağlı olarak açılmaya başlar. Açılmanın olduğu bölgedeki ince damarlar çatlayarak kanamaya yol açar. Bu durumdaki kanama az miktardadır.

RAHİMDE ŞEKİL BOZUKLUĞU
Rahimde şekil bozukluğu olan hamilelerde vajinal kanamanın olması erken haftalarda düşüğün, geç haftalarda ise erken doğumun habercisi olabilir. Bu durumda derhal doğum hekimine başvurulmalıdır.

Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir