HAMİLELİĞİN SON GÜNLERİ VE DOĞUM

6 Aralık 2014

Çocuk sahibi olmak için kimi zaman evliliğin ilk günlerinden itibaren denemeler başlar, kimi zaman da uygun koşulların oluşması beklenilir; ancak her iki durumda da hamilelik, anne-babaların sabırsızlık içinde geçirdiği ve mutlulukla karşıladığı bir süreçtir. Buna rağmen, gerek hamilelik süreci, gerekse doğumun kendisi anne adaylarını sayısız endişelere sürükleyebilir. Özellikle ilk hamileliklerde, doğumun başlangıcı anne adaylarını en çok endişelendiren konulardan biridir.

“Doğum ne zaman başlar?” “Belirtileri nelerdir?” “Doğum sürecinde kendilerinin ve bebeklerinin yaşayacakları şeyler nelerdir?” gibi sorular gebelik ilerleyip doğum yaklaştıkça anne adayları tarafından hem bizlere hem de doktorlarına en sık yöneltilen sorular arasında yer alıyor. Biz de tüm bu aklınızı kurcalayan soruları uzmanına soralım ve yeterli bilgi sahibi olmanızı sağlayacak yanıtlar alalım istedik. Memorial Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Uzman Dr. Altuğ Semiz, gebeliğin son günleri ve doğumun başlangıcı hakkındaki sorularımızı sizler için yanıtladı…

Doğum insanlık var olduğundan beri belki de insanların en çok ilgisini çeken, en çok merak edilen olay olmuştur. Bugünkü tıbbi bilgi birikimine sahip olmak bir yana, daha hiçbir bilginin olmadığı ilkel koşullarda bile insanlar doğumu merakla izlemiş, birtakım yardımcı teknikler ile en doğruyu yapmaya, doğumu kolaylaştırmaya çalışmışlardır. Zaman içinde bu eylemi idare etme görevi deneyimli insanlardan bilgili ve deneyimli hekimlere geçmiş, ancak amaç asla değişmemiştir; gebeliği tüm evrelerinde takip ederek beklenmiş doğumun gerçekleşmesi. Doğum başladıktan sonra ise, evre evre izlenerek deneyimlenmiş ve sonraki doğumlar için bilgi kaynağı olmuştur. Doğum basitçe; bebeğin ve bebeğe ait diğer yapıların (plasenta , kordon , kese artıkları , su) rahim dışına çıkması olarak tanımlanmaktadır.
Bununla beraber zamanında doğum üç evre halinde izlenen bir süreçtir. Hamileliğin 40. haftası doğum zamanı olarak kabul edilmektedir. 37 haftadan itibaren gerçekleşen doğumlar zamanında gerçekleşmiş olarak kabul edilmekte, 37 hafta öncesi doğumlara ise erken doğum adı verilmektedir. Erken doğumlarda bebeğin anne karnında geçirdiği hafta sayısı düştükçe, doğumun seyri de beklenen tipik özelliklerden uzaklaşmakta ve gerek süreler, gerekse belirtiler açısından farklılıklar içermektedir.

DOĞUMA YAKIN
Gebeliğin son haftalarında bebek, doğum kanalına doğru ilerleyerek doğum sırasında önce gelecek kısmını pelvis denilen boşluğa yaklaştırır . Bu esnada anne adayı göbek seviyesinde bir alçalma hisseder. Bu alçalmayla beraber göbekte ileri doğru bir çıkıklık ve makat ile kasıklarda bir askı hissi fark edilir. Pelvise girmeye başlayan baş yüzünden, bebek hareketlerinin sayısında değilse de büyüklüğünde azalma izlenir. Bu süreçte bebeğin pelvise yaklaşan kısmının baskısı yüzünden anne adayı daha sık idrar yapma ihtiyacı duymaya başlar. Bu dönemde idrar yapma isteğindeki artış, gebeliğin ilk dönemlerinde izlenen ve uyarılmadan kaynaklananlardan farklı olarak, baskı hissi ile beraber gelişir. Anne adayı çoğu kez bebek hareketlerini karnının daha alt bölgesinde tarif eder ve bebeği artık taşıyamadığını ifade eder.
Bu esnada, gerek bebeğin pelvise yaklaşan kısmının baskısı, gerekse halen açıklanamayan bir takım hormonal nedenlerle rahim ağzında da birtakım yapı değişiklikleri izlenmeye başlanır. İlk doğumlarda rahim ağzı, öncelikle, ortaya doğru yönelerek doğum kanalının tamamlanmasını sağlar. Ardından rahim ağzında silinme dediğimiz inceleme gözlenmeye başlanır. Bu incelme sırasında bazı anne adayları kasıklara vuran ağrılar hissetmekle beraber diğerleri hiçbir belirti fark edilmeyebilir.

RAHİM KASILMALARI BAŞLIYOR
Doğum eyleminin temel iletici faktörü olan rahim kasılmaları ise, düzensiz ve etkisiz bir şekilde hissedilmeye başlanır. Anne adayları bu düzensiz kasılmaları rahme baskı, kasıklarda toparlanma, bel ağrısı gibi değişik kelimelerle ifade etmektedirler. Bu şekilde farklı farklı hissedilmesinin sebebi, kasılmaların rahmin değişik alanlarında yer alan adale gruplarından kaynaklanmasıdır. Aslında bunlar doğuma hazırlık kasılmalarıdır. Rahim bebeği hem kanala yönlendirmekte, hem de doğumda itici güç olarak kullanacağı kaslarını koordine etmektedir. Süreç olağanüstü haller dışında tetiklenmiştir. Bu kasılmalar yardımı ile bebek doğumda önce çıkacak kısmını pelvis denilen boşluğun hemen girişine yerleştirir. Bu baskı ise rahmin kasılmalarını artırır. Bu döngü rahim ağzının toparlanması ve katılımı ile yol almaya başlar.
Doğum eyleminin başladığını söyleyebilmemiz için rahimde gözlenen bu kasılmaları rahim ağzında değişikliğe yol açması gerekmektedir. Yoksa rahim ağzını değiştirmeksizin gözlenen kasılmalar ya her gebede izlenebilen yalancı doğum ağrıları ya da etkili olamayan rahim kasılmaları olarak adlandırılır. Yalancı doğum ağrıları her gebede rastlanabilmekte ise de ,etkili olamayan kasılmalar daha çok doğum eylemi sırasında karşılaşılabilecek ciddi bir soruna , baş pelvis uyumsuzluğuna işaret eder!

NİŞAN GELMESİ
Bu sırada anne adayı halk arasında nişan gelmesi diye tabir edilen ve aktif doğumun başlamasına işaret eden belirtiyi görür; az miktarda pembemsi bir kanama izlenir. Bu çoğu kez küçük bir lekelenmedir. Bu işaret rahim ağzında gebeliğin başından beri yer alan sümüksü tıkacın ayrılması nedeniyle oluşmaktadır.

BU ESNADA BEBEK NE YAPIYOR ?
Bebek düzenli rahim kasılmalarının oturması ile zaten doğum kanalına girmiş olan başının en dar çapını kanala sokabilmek amacıyla başını öne eğerek çenesini göğsüne yaklaştırmaktadır. Sağlıklı devam eden gebeliklerde, bebeğin bu kasılmalar sırasında oluşacak oksijen azalmalarına yetecek rezervi bulunmaktadır. Bu nedenle de kasılmalar arasında bebeğin kalp atışlarında değişiklik saptanmaz; ayrıca bebek hareketlerine de devam etmektedir.

DOĞUM AĞRILARININ OLUŞMASINA VE DEVAMINA SEBEP OLAN FAKTÖRLER NELERDİR ?
Gebelik normal seyrindeyken doğum eylemini başlatan faktör çok uzun zamandan beri araştırılmakta ancak bugün bile net bir şekilde açıklanamamaktadır. Yürüyüş, cinsel ilişki gibi nedenler rahim kasılmalarını artırıcı etki yapabilmektedir; yine de bütün bunlardan bağımsız hiçbir neden olmaksızın doğum eylemi başlayabilir. Süreç esnasında hatta hemen başında relaksin denilen hormon salgılanır. Bu hormon kalça kasları ve adalelerini gevşeterek bebeğin başının pelvisten daha rahat geçmesi sağlanmaktadır.

RAHİM AÇILMASI DİYE TARİF EDİLEN OLAY NEDİR?
Bebeğin doğum kanalından geçerek dışarıya ulaşması için, bebeği rahim içinde tutma görevine sahip olan rahim ağzının para kesesi ağzı gibi açılarak geçişe müsaade etmesi gerekmektedir. Buradaki açılma belli hızlarda gerçekleşir ve bu açılmayı takip etmek için özel bir skala bulunmaktadır. Bu açılma yaklaşık 10 santim olduğunda, bebek çıkış için hareketlenir.
Bu açılmanın başlaması, devamı, süreleri, gelişim hızı normal doğum eyleminin devamı açısından belirleyici rol oynamaktadır. Bu nedenlerle de gerek doğumun başlangıcını belirlemek, gerekse başlayan doğum eyleminin seyrini izlemek için rahim ağzı doktor tarafından muayene edilir.

HER RAHİM AĞZI AÇILMASI DOĞUMA NEDEN OLUR MU?
Her rahim ağzı açılması doğuma neden olmaz. Bazen rahim ağzında üç santime kadar varan açılmalar izlenebilir. Ancak bu açılmalar bir noktada sabit kalır ve doğum durabilir. Bu noktada rahim ağzının dört santim üzerine çıkması doğumun devamına dair en sağlam kriter olarak kabul edilebilir zira rahim ağzı dört santime ulaştıktan sonra artık rahim açılması duramaz.

YALANCI DOĞUM AĞRILARI
Yalancı doğum ağrıları (Braxton Hicks kontraksiyonları ) mekanizma olarak etkili doğum ağrıları ile aynı tarzda oluşan ancak devamlılık içermeyen, zamansız, tekrarlamayan, daha az şiddette ağrılardır. Yalancı doğum sancıları doğumun aktif evresindeki ağrılardan farklı olarak rahim ağzında açılmaya neden olmamaktadır. Bu nedenle her ne kadar anne adaylarını doğum başladığı konusunda endişelendirseler de etkili olmaz ve devamlılık arz etmezler. Anne adayının hareketleri ile çoğu kez değişiklik gösterirler.
Yalancı doğum ağrıları rahmin çeşitli bölgelerinde oluşabilir. Hasta bu ağrıları bel ağrısı, rahimde toplanma, kasık ağrısı, kasılma gibi değişik şekillerde ifade edebilir. Bu ağrılar sonuçta rahmin doğum eylemi sırasında bebeği itmek için kullanacağı kasılmaların provaları olup aynı zamanda bebeğin doğum kanalına giren kısmını da kanala yönlendirmeye yararlar. Yalancı doğum ağrılarının hemen ardından bebek hareketlerinde artış izlenebilmektedir. Bu bebeğin ağrılara verdiği bir cevaptır.

YALANCI DOĞUM AĞRILARI İLE GERÇEK DOĞUM EYLEMİ ARASINDAKİ FARKLAR NELERDİR?
Doğum gebeliğin bütünü boyunca beklenilen, hazırlanılan bir eylemdir. Ancak yine de bu belirtiler izlendiğinde anne adayları heyecanlanır. Bu belirtiler izlendiğinde hekiminize başvurmanız ve heyecanlanmadan hastanenize yönlenmeniz en doğru yaklaşım olacaktır…

YALANCI DOĞUM AĞRILARI GERÇEK DOĞUM
AĞRILAR
Düzensizdirler Düzenlidir
Ağrı aralıkları değişken Aralıklar sabittir
Bağımsız zamanlarda olur Belli sıklıktadır
Her ağrı tek başına değerlendirilir Giderek sıklaşır
Ağrı şiddeti değişmez Ağrı giderek şiddetlenir
Hareketle ağrı azalabilir Hareket ağrıyı değiştirmez
Uzun sürelerde hissedilebilir Başlar ve doğumla sonlanır
Eşlik eden belirtisi yoktur Kanama ve/veya su gelmesi eşlik eder

HANGİ BELİRTİLERDE DOKTORA BAŞVURMALIYIZ?
Aşağıdaki belirtilerde hekiminizi mutlaka haberdar etmelisiniz.
• Kanama olursa
• Sularınız gelirse
• Düzenli ritmik ağrılı kasılmalar mevcutsa
• Bebek hareketlerinin sayısında belirgin azalma izlenmesi durumlarında
Sularının boşalması bebeği içeride muhafaza eden kesenin yırtılması ile bebeğin içinde yaşadığı sıvının bardaktan boşalırcasına gelmesi anlamına gelir. Eğer anne adayını bu belirtileri dikkate almazsa, bebeğe ait bir diğer yapı olan kordon rahim ağzından sarkarak bebeğin kaybedilmesine yol açabilir.

Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir