DÜNYAYA “ERKEN” MERHABA

6 Aralık 2014

Bebeğin sağlıklı bir şekilde dünyaya gelebilmesi için anne karnında 40 hafta kalıp, gelişimini tamamlaması gerekiyor. Ancak bazı bebekler çeşitli nedenlerden dolayı dünyaya biraz daha erken geliyorlar. Nedenleri, tedavi yöntemleri ve riskleriyle erken doğum hakkında bilmek istediklerinizi Anadolu Sağlık Merkezi Kadın Doğum Uzmanları anlattı…

40 haftadan önce gerçekleşen doğumlar, gebelik haftaları azaldıkça, bebeğin yaşamı ve daha sonraki yıllarda sağlığı için önemli bir risk oluşturuyor.
Peki erken doğumun alt sınırı nedir? Bu konuda farklı doğum haftaları bildirilmesine karşın, Amerikan Kadın Doğumcular Birliği 20 ile 37. hafta arasında gerçekleşen doğumları “erken doğum” olarak nitelendiriyor. 20. hafta öncesine düşük, 37. haftanın sonrası ise “miyadında doğum” olarak adlandırılıyor.
37. haftadan önceki doğumların teknik olarak erken doğum olarak adlandırılmasına rağmen, her erken doğumun tehlike içermediğini söyleyen Op. Dr. İbrahim Sözen, “Erken doğumdaki esas risk, bebeğin akciğer gelişiminin henüz tamamlanmamış olmasıdır. Bebeğin solunumu ile ilgili riskler, 33. haftadan itibaren azalır. 35. haftadan itibaren akciğerlerinin oluşumu çok büyük oranda tamamlandığı için solunum önemli bir sorun teşkil etmez. 37. haftadan itibaren gerçekleşen doğumlar, bebeğe ait başka risk faktörleri yoksa, zamanında doğum gibi değerlendirilir” diyor.

ERKEN DOĞUMUN SEBEPLERİ
Erken doğum pek çok nedenden dolayı meydana gelebilir. Bunlar çoğunlukla anneye bağlı nedenlerdir. Bebeğe bağlı en önemli neden, anne karnındaki gelişim geriliğidir. Bebekteki bir takım anomaliler ise gebeliğin daha erken aylarda düşükle sonuçlanmasına neden olur.

Riski artıran başlıca faktörler:
Dr. Birgül Karakoç erken doğum riskini artıran başlıca faktörleri sıraladı: “Erken doğumda yaş çok önemli bir faktör; bir kadın 18 yaş altında ya da 40 yaş üzerindeyse risk artar. Sigara içmek de risk faktörlerinden biri. Yapılan çalışmalarda günde 10 taneden fazla sigara içen kadınlarda erken doğum yapma ihtimalinin arttığı belirlenmiş. Ayrıca gebe kadının boyunun 150 cm’nin altında, kilosunun 50 kg’ın altında olması da erken doğum için risk oluşturan faktörler. Gizli ya da açık enfeksiyonlar da erken doğumu tetikler. İkiz ya da üçüz gebeliklerde, polihidramnioz tanısı konmuş anne adaylarında risk artar.”

Fiziksel rahatsızlıklar ve geçirilen operasyonlar:
Bunların dışında organik nedenler de erken doğum riskini artırır. Örneğin, rahim ağzından geçirilmiş bir cerrahi müdahale, annenin gebelik sırasında apandisit, böbrek veya over kist ameliyatı gibi bir takım ameliyatlar geçirmesi… Ayrıca annenin diyabet, bağ dokusu hastalıkları, astım, kalp hastalığı, yüksek tansiyon gibi hastalıklarının bulunması da risk oluşturabilir. Preeklampsi denilen anne ve bebekte ciddi problemlere neden olabilecek durum da erken doğum nedenidir. Plasentanın erken ayrıldığı abruptio durumlarında da erken doğum daha fazla görülür. Kansızlık da (anemi) erken doğumların özellikle ülkemizde önemli bir nedenidir.

Fizyolojik ve psikolojik stres:
Gebelik sırasında yaşanan fizyolojik ve psikolojik stres de erken doğum riskini artırır. Bu konuda Doç. Dr. Fatih Güçer’den bilgi aldık: “Stres erken doğumu başlatan mekanizmalardan biri. Doğum da bir strestir ama bunun dışında CRH denilen stres hormonunun da erken doğumu başlatan mekanizmalardan olduğu biliniyor. Hem psikolojik hem de fiziksel stres. Ağır kaldırmak, uzun yolculuklar, ani hareketler yapmak gibi.”

NASIL ÖNLENEBİLİR?
Erken doğumun önlenebilmesi için gebelik gerçekleşmeden önlem alınabileceğini söyleyen Dr. Fatih Güçer, “En önemlisi gebelikten evvel rahimde herhangi bir anormallik var mı yok mu bunun tespit edilip düzeltilmesi. Gebeliğin başında kan sayımının yapılarak, annenin ağır anemisi varsa bunun demir takviyesi ile düzeltilmesi. Bunun dışında gebelikte olan patolojik akıntılarda gizli enfeksiyon aramak da erken doğumu önleyebilir. Biz hastalarımıza onları yormayacak, yürüyüş ve egzersiz tavsiye ediyoruz. 20-26. haftalarda rahim ağzı uzunluğuna bakıyoruz; erken doğum riski altında olan hastalara rapor verip onları dinlendiriyoruz” diyor.
Dr. İbrahim Sözen, korunma için, daha önce erken doğum geçirenlere progesteron tedavisi yapılabileceğini belirtiyor. Daha önceki gebeliklerinde 34 haftadan önce doğum yapmış olan kadınlara haftalık progesteron hormonu enjeksiyonu yapıldığında erken doğum riski azalıyor.

ERKEN DOĞUM TEDAVİ EDİLEBİLİR Mİ?
Erken doğumun önlenmesinde ve tedavisinde hastanın şikayetlerine kulak verilmesi çok önemlidir. Dr. Handan Namlı Gürpınar erken doğumun tedavi süreci hakkında bakın neler söylüyor: “Belirtilerin tam değerlendirilmesi yapılarak, hangi hastanın erken doğum riskinin daha fazla olduğunu tespit etmek mümkün olabilir. Erken doğum tedavisinin başarısının yüzde 80-90’ı koruyucu hekimlik yapmaya dayanır. Bu nedenle, özellikle çoğul gebeliği olanların düzenli periyotlarla değerlendirilmesi, semptomlar yönünden bilgilendirilmesi ve uygun tedavilerinin yapılması gerekir.”

DÜNYAYA ERKEN GELEN BEBEK HANGİ SORUNLARLA KARŞILAŞIYOR?

Anadolu Sağlık Merkezi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi’nden Dr. Ayşe Sokullu bu soruyu söyle yanıtlıyor:
“1.5-2 kilogramın altındaki bebekleri, öncelikle solunum sorunları bekler. Çünkü akciğer gelişimi 28. haftadan sonra başlar, 32. haftadan sonra iyice olgunlaşır. 32. haftanın altında doğmuş bebeklerde solunum sorunu olma ihtimali yüksektir ve solunum cihazına bağlanmaları gerekebilir. Yoğun bakım koşulları sağlandıktan sonra, tedavinin komplikasyonları ve prematüreliğin komplikasyonları birlikte gider. Solunum cihazlarının olası komplikasyonları dışında, damardan verilen birtakım beslenme sıvılarının metabolik etkileri ve enfeksiyon riski ortaya çıkabilir. Bu aşamada doğru yaklaşımlar ve deneyim büyük önem taşır.”

Daha önce erken doğum riski yaşadıysanız…
Daha önce erken doğum yapmış anne adayında bu durumun sonraki gebeliklerde tekrarlama riski yüzde 25-50 arasında. Geçmiş gebeliklerinde 20. hafta civarında düşük yapmış ya da erken doğum yaşamış kadınlarda, yeni bir erken doğum riski ise 6 kat artıyor.

Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir