İyimser çocuk nasıl yetiştirilir?

17 Temmuz 2017

Bardağı yarım dolu gören çocuklar hayatın zorluklarıyla başa çıkmada daha iyi oldukları kadar, mutlular da.

CAN, beşinci sınıfa giden oğlunu okuldan aldığında, oğlu göz teması bile kuramıyormuş. Çocukların arkadaşlarına lollipop göndermek için 50 kuruş ödediği Şeker Mesajı günüymüş. “Ne oldu?” diye sormuş. Arka koltuktan “Kimse bana Şeker Mesajı göndermedi,” diye fısıldamış. Bir an ikisinin birden ağlamaya başlayacağını düşünmüş. Ama daha anlayışlı bir söz söyleyemeden, oğlu canlanıp gülümsemiş. “Ama arkadaşlarım benim gönderdiklerimi çok beğendi,” demiş. Can, çocuğunun yarısı boş bardağını ne kadar da çabuk yarı dolu olanla değiştirdiğine şaşırarak “Ne kadar da iyimser,” diye düşünmüş. Çocuklarınıza aşılamak istediğiniz fikirleri düşünürken, iyimserliği gözden kaçırabilirsiniz. Hatta yakın zamanda yapılan bir Parents anketi, annelerin yalnızca yüzde 3’ünün bu özelliği en önemli olarak gördüğünü ortaya koyuyor; şefkat (yüzde 30), dürüstlük (yüzde 26), özgüven (yüzde 26) ve bağımsızlık (yüzde 10) gibi değerlerin oldukça gerisinde. Bu belki de iyimserliği çok dar bir şekilde, pozitif bakış açısına sahip olmak gibi tanımladığımız içindir. Ama uzmanlar, her şeyin nihayetinde iyi olacağına inanan çocukların karamsarlarla karşılaştırıldıklarında aynı zamanda kendinden emin, dirençli ve esnek olma eğiliminde olduklarını söylüyor. Ayrıca büyük olasılıkla sorun çözme yetileri daha gelişmiş ve söz konusu ister ertesi günkü sözlü, ister genel olarak hayat olsun, geleceğin getireceklerine dair samimiyetle umutlu oluyorlar. Uzmanlar “İyimserlik aşılamak, dünyada fark yaratabileceğine inanan bir çocuk yetiştirmenin en emin yolu,” diyor. Bir dolu araştırma olumlu bir bakış açısı olan çocukların okulda ve sporda daha başarılı olduğunu, daha sağlıklı ve mutlu olduğunu ve neticede daha uzun yaşadığını gösteriyor. Ebeveynler de bu yaklaşımı desteklemede temel bir rol oynuyor, bu yüzden aşağıdaki konular aklınızda olsun.

• Şikayet etmeyi bırakın.
Melisa, 2 ve 4 yaşlarındaki oğullarını yağmur altında yuvaya götürürken kendini sık sık yüksek sesli endişesinden bahsederken yakalıyormuş. “Of, varamayacağız,” veya “Hep geç kalıyoruz,” gibi şeyler diyormuş. Ancak olumsuz düşünce ve hayal kırıklıklarına odaklanmak, klasik tanımıyla karamsarlıktır. Para sıkıntıları veya işteki zor gününüzden ne kadar yakınırsanız, çocuklarınızın aynı şeyi öğrenip yapma olasılığı daha yüksektir. Bunun yerine yolunda giden şeyler hakkında konuşmaya çalışın (“Bugün oldukça büyük bir projeyi hallettim,” veya “Bugün çok hoş karşılandım,” gibi). Ceren, akşam yemeği sırasında 9 yaşındaki ikizleriyle “güller ve dikenleri” oyunu oynuyor. Ailenin her bir ferdi, o gün başlarına gelen en iyi ve en kötü şeyi anlatıyor. Amaç, dikenlerden şikayet etmek yerine pozitif noktalara odaklanmak. En sevdiği kısım ise bonus turu: “Hepimiz ertesi güne dair bir umudumuzu paylaşıyoruz,” diyor.

• Yüksek beklentileriniz olsun.
Oğulları daha anaokuluna başlamadan önce, odalarındaki elektrik düğmesinin üzerine onlara yataklarını yapmaları, dişlerini fırçalamaları ve odalarını toplamalarını hatırlatan bir yapılacak işler listesi asmaya başlamış. İşlerini bitirmeden önce kahvaltıya inmeleri yasak. İlk başta kendi iş yükünü azaltmak için bu fikri uygulamaya koysa da, Baker çocuklarının da bu rutinden faydalandığını kısa sürede fark etmiş. “Heyecanlı bir şekilde aşağı inip ‘Anne, yatağımı çok güzel yaptım. Gelip bak!’ derlerdi. Kendileriyle gurur duyuyorlardı,” diyor. Çocuklar değerlerini kanıtlama fırsatı bulamadıkları sürece iş bitirmeye hevesli, iyimser bir tavır geliştiremezler. Çocuklara bitirmeleri için görev vermek, kendilerini becerikli hissettirir. Tüm amaç çocukların başarılı olması olduğu için, görevlerin yaşlarına uygun olması gerekiyor. 2 yaşındakiler oyuncaklarını toplayabilir, 3 yaşındakiler kirli kıyafetlerini çamaşır sepetine atabilir, 4 yaşındakiler tabakları lavaboya bırakabilir, 5 yaşındakiler çöp sepetini boşaltabilir ve 6 yaşındakiler temiz çamaşırları ayırabilir.

• Makul ölçüde risk almaya teşvik edin.
Çocuklarımızın canının yanmasını (veya kalbinin kırılmasını) engellemek için ne kadar fazla denememiz gerektiğine dair hepimiz ikileme düşeriz. Arkadaşlarınızın önünde oyun parkı demirlerinden düşmek veya buz pateni kaymayı bilmezken buz hokeyi ligine katılmak yüz kızartıcı olabilir, bu yüzden çocuğunuzu bu gibi durumlardan korumak istemek doğaldır. Ama sırf diğer çocuklar kadar yetenekli olmayabileceği için bir faaliyete katılmaktan caydırmak, özgüvenini baltalar ve karamsarlığın kök salmasına yol açar.

• Evi özlemesine rağmen mutlu
Dizginleri bırakmaya başlamanız gerekiyor. Anaokulu çağındaki çocuğunuzun arka bahçede tek başına oynamasına veya siz katılmadan okul gezisine gitmesine izin verin. Zaman içerisinde taş duvara tırmanmak veya yatılı kampa gitmek gibi daha büyük risklere olanak tanıyın. Çocuğunuzun yeni şeyler denemekten korkmasını istemezsiniz. Eve dönüp ‘Anne, yaptım!’ demesini istersiniz.”

• Tepki vermeden önce bekleyin.
Rana, başka bir ikinci sınıf öğrencisinin kızına şişman dediğini duyduğunda, ilk dürtüsü kızın ailesini aramak olsa da, kendine engel olmuş. “Sare’ye kendi savunucusu olmasını öğretmek istedim,” diyor, bu nedenle bir daha böyle bir şey olursa ne diyebileceğini planlamışlar. Artık Sare’nin hazırladığı repliği sunmuş: “İlk olarak, şişman değilim. İkincisi, bu bir arkadaşa söylemek için iyi bir şey değil.” Diğer kız özür dilemiş ve Sare eve kendini güçlü hissederek dönmüş. “Anne ayı” dürtülerinize ket vurmak inanılmaz bir öz kontrol gerektirebilir. Çocuğunuz yeni bir kelimeyi telaffuz etmeye çalışırken veya yapbozun bir parçasını oturmakta oyalanıyorsa, hemen müdahale etmek kolaydır. Ama çocuğunuzun sizin yardımınız olmadan bunları çözmesine izin vermek, başarılı hissetmesini ve gelecekte yapabileceklerine dair daha iyimser olmasını sağlayacaktır.


• Mücadeleyi kabullenin.
Birinci sınıftaki kızım Blair ödeviyle uğraşırken sık sık bıkkınlıkla “Matematikte çok kötüyüm!” diye söyleniyor. Ne yazık ki, çocukların kalıcı bir kusurları olduğunu düşünmeleri için tek bir aksilik yeterli olabiliyor: “Zeki değilim.” “Berbat futbol oynuyorum.” “Resim çizemiyorum.” Çocukların zorlukları aşabilmelerine yardımcı olmak için eğitim programları geliştiren psikolog, bu tip sonuçlara varmayı önlemek için çocuğunuzun bakış açısını değiştirmeye çalışmanızı söylüyor. Düşüncelerini daha olumlu bir çerçeveye oturtmak için “Yeni bir sporu öğrenmek ilk başta zordur,” veya “Henüz saati okuyamadığını biliyorum, ama ileride bunu yapabileceksin”, diyebilirsiniz. Bir tek kendisinin o durumda olmadığını da gösterin (“Sınıfındaki pek çok çocuk, senin kadar hayal kırıklığına uğramış hissediyor,” veya “Çıkarma işlemini öğrenmeye başladığımda ben de zorlanmıştım”). Öğrenmek için çalışmasının gerektiği başka bir becerisinden bahsederek umutlu olmasına yardımcı olun: “Okuyamadığın zamanları ve öğrenmek için ne kadar çabaladığını hatırlıyor musun? Bunu da halledeceksin.”

• Gerçekçi olun.
Ufuk, Didim’e yeni taşındığında, 6 yaşındaki oğlu Efe başlarda uyum sağlamakta zorlanmış. Annesine “Hiç arkadaşım yok,” diye söyleniyormuş. Onu neşelendirmek için “taşınmadan önce bir sürü arkadaşın vardı ve buradakiler de ne kadar harika biri olduğunu görünce arkadaşın olmak için yalvaracaklar,” demek istemiş. Ama kendine engel olmuş, çünkü boş yere ümitlendirmek istememiş. Yerinde bir karar. Uzmanlar “Çocuklar bunun gibi özgüven desteklerinin amacını çok rahat anlayabiliyor,” diyor. İşin garip yanı, çocuğunuza her şeyin iyi olacağı güvencesini vermeye çalışmak, genellikle tam tersi bir etki yaratıyor. İyimserlik aslında olumlu düşünmekten çok, gerçekçi düşünmeyi gerektirir. Bu şekilde çocuğunuz neyle karşı karşıya kalırsa kalsın, buna hazır olur. Neticede, Didim’deki çocuklar Efe’yle görüşmeye başlamazsa o kadar da harika biri olmadığı sonucuna varabilir. Bunun yerine Ufuk, dertleşmek için oğluyla konuşmuş. “Yeni bir yere taşınıp baştan başlamak zordur,” diye açıklamış. “Arkadaş edinmek zaman alır.” Bundan sonra Efe şikayet etmeyi bırakmış ve sorunu çözmek için bilfiil adımlar atmış. Annesinden okuldan sonra onu en yakındaki parka götürmesini ve yakında yaşayan çocuklarla tanışmak için mahallede bisikletine binmesine izin vermesini istemiş. Birkaç hafta içerisinde yeni arkadaşları olmuş. Ufuk “Birden her şeyin iyi sonuçlanacağını fark etti,” diyor. “Üstelik iyimser olmaya dair bana da birkaç şey öğretti.”

Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir