Söyleme bilmesinler, bu aşkın bittiğini

2 Ocak 2020

 

Bir yanak ver diyorum, cevabı beni utandırma oluyor. Okulun kapısında bekliyorum. Soğuk, yağmur, fırtına. Talia’m çantalarıyla çıkıyor. Hemen yüklerini alıp sarılmaya yelteniyorum. Karşılığında bir itiş, bir çift kötü bakan göz buluyor beni.

Anladık, 15,5 yaşındasın. Evet, öyle ana babanın sürekli sarılıp öpmesi, olur olmadık yerde sevgi gösterisi yapması da doğru değil. Saygı duyuyorum, genç bir bireysin.

Ama benim yavrumsun! Benim ilk göz ağrım, canımın içi, ciğerimin özüsün. Beni düşünsene biraz da? O ergen aklınla biraz empati, lütfen. Sana sarılmayayım da, kime sarılayım? Seni koklamazsam, ben nasıl yaşayayım?

Ayrılma, özgürleşme, bireyleşme

Ben klinik psikoloji master’ı yapıyorum bu sene. Masterson, Mahler, Klein, Freud, Kohut; dağ gibi kitapların ortasında kayboldum. Şansa, son zamanlarda gelişim psikologlarına yöneldik derslerde. Çocuğun doğuşuyla kendini anneyle bir kabul edili; derken yavaş yavaş anneden kopuşu, nesnenin önem kazanması evreleri çok heyecanlı. O emeklemeler, saydırmalar, ilk adımlarla çocuğun hayatı deneyerek öğrenmeye başlaması. Ben bu dünyayım hissinden sonra düşmeler, yıkılmalar; tekrar anneye, babaya sığınma. Hop okul dönemi; öğrendikçe büyüme, becerdikçe güven kazanma. Sonra uyuyan cinselliğin yavaştan uyanışı ve ergenlik…

Çok zevkli, deniz derya bir konu. Birçok araştırmacı psikoloğa göre, ergenlik, çocuğun daha önceki dönemlerde yaşadığı negatif deneyimleri temize çekmesi için son şans. Köprüden önceki son sapak. Doğru arkadaşlar, doğru bir rol model yoluyla, daha iyi, daha çalışkan, üretken yetişkin olmanın son basamağı.

Evet, bu aşamada kız-erkek arkadaşlığı denenmeli. Grup birlikteliğinin önemine gönülden katılıyorum. Doğru aktiviteye yönelen gencin hayat becerilerinin olumlu yönde gelişeceğine de bütün aklımla inanıyorum. Hatta elimden geldiğince desteklemek; öğrenmeye, araştırmaya, deneyimlemeye doğru çaktırmadan ittirmek için de elimden geleni yapıyorum.

Ama yapma böyle Talia!

Sen 60 yaşına gelsen de, benim ilk göz ağrım, ilk kalp çarpıntımsın. Senin her geçtiğin aşamada yanında olmak, hayattaki en büyük vazifemdir diye düşünüyorum. Kendi kanatlarınla uç, dünyayı köşe bucak keşfet. Ama bil ki bu köşeden seni hep izleyen, seni her an merak eden anne baban var.

Bak, yeni bir yıla girdik. Sen daha da büyüyorsun, ne güzel. Öyle uzakta durma. Elinde telefonunla odalarda kaybolma. Sohbet edelim, yemek yapalım, film seyredelim beraberce. Arada gel sarıl bana. Şöyle doya doya koklayayım seni. Yanaklarını sıkıştırayım, saçlarını okşayayım.

Hayat yolu doğru aksın dilerim ki. Ben iyice yaşlanıp bu dünyadan göçene dek, senin en büyük hayranın, destekçin, koruyucun olayım dilerim ki…

 

 

 

Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir