Doğum travması: şiddetsiz bir doğum mümkün mü?

1 Ağustos 2019

Sevgili okurlar, geçen ay içimizdeki şifacının gücünü keşfetmekten bahsetmiştim. Bu ayki yazımda etrafımdaki doğuracak anneler ve belki sizin için hayatımızın ilk travması olan “doğum travması”ndan bahsetmek istiyorum. Konuyu “Birth Without Violence”, Şiddetten Uzak Doğum kitabı yazarı Dr. Frederic Le Boyer şöyle açıklıyor.

“İnsan bebekleri tamamen korkusuz, kızgınlıktan ve agresyondan arınmış doğarlar. Doğumda yaşanan korku ve acının anısı tüm hayatı boyunca bebekle kalır.”

Doğum bebek için korkutucu ve hayat boyu bu korkuları bilinç altında yaşattığı bir tecrübe olmak zorunda değil. Her bebek henüz ceninken etrafındaki tüm olan bitenin bilinç olarak farkında oluyor ve hepsini kaydediyor. Yenidoğan bebekleri bizim beş duyumuzun üstünde bir aziz gibi düşünün. Doğarken yaşanan ilk korkular tüm hayatımız boyunca bizi etkiliyor. Oysa bebeğin ve annenin şiddetsiz bir doğum yaşaması mümkün.

Yenidoğan bir bebek doğumda ağlamak zorunda değil.Ciğerlerini sanılanın aksine ağlayarak açmak zorunda değil. Bebeğin yaşamıyla ilgili korkumuzdan onu ağlatıyoruz. Ağlıyorsa kendimize neden diye sormamız lazım. Çünkü bir şaşkınlık, korku, ayrılık trajedisi yaşıyor! Yardım istiyor. 9 ay boyunca anne karnındaki huzuru arıyor. Bebeğin huzurla yeni dünyasına geçmesini sağlayabiliriz. Doğum sırasında bebeğin doğarken duyacağı şekilde yüksek sesle, endişeli konuşmalar ve talimatlar yerine bebeğimizi ve varlığını onore edecek davranışları seçmeliyiz.

Bebekler doğduğu anda gülümseyebilir. Yeni dünyasına yavaş bir geçiş ile bebek hiç ağlamaz hatta size gülümseyebilir. Bunun için annenin sakin olması, doğum dalgalarını bebeğiyle kavuşacağı düşüncesiyle mutlulukla karşılaması, etrafındaki doktor ve ebenin sakinliği, ortamın sakinliği önemli oluyor. Anne kendi doğum korkusunu bebeğe aktarırsa, bu da doğumu zorlaştırabilir.

Doğum ortamının doğum boyunca sessiz, sakin ve loş bir ışıkta olması huzuru sağlar. Bebek her türlü ışığa, sese ve dokunmaya karşı en duyarlı olduğu hayatının devamını etkileyecek ilk tecrübelerini yaşıyor.

Bebeğe ilk dokunuşlar annesi ve sevgi dolu eller tarafından nazikçe olur.Annenin sıcaklığından, suyun yumuşacık sarmasından dışarı yeni çıkmış bir bebeğe ilk dokunuşlar yumuşakça ve yavaşça olur. Ne kadar yavaş  ve nazik, o kadar iyi. Bebek henüz nefes almadan, başaşağı sallandırılmadan, göbek kordonu kesilmeden anne karnına ten tene temas için verilir. Bebeğe soğuk tezgah yerine anne karnında ilk kontrolleri yapılır. Plasenta ile bağı kesilmeyen bebek, kordonun kan akışı durana kadar oksijenli kanı almaya devam eder.

Ten tene temas sırasında bebeğe ilk masajı yapılır. Tüm anne hayvanlar doğan yavrularını sevgiyle yalarlar, bu hareket olmadan yavru ölebilir. Büyük bir çaba ile doğan bebeğin kan dolaşımına yardımcı olmak için annenin ya da ebenin sevgi dolu elleri bebeğin sırtına yumuşak dalgalar halinde yavaşça masaj yapar. Bebek o kadar hassastır ki, kendisine dokunan ellerin seven, reddeden, kabul eden ya da öylesine tutan olduğunu anlayabilir. Bu anda en ihtiyacı olan şey huzur, sessizlik ve sakinliktir.

Suyla ilk temas bebeğin ilk ayrılığa alışmasına yardımcı olur. Bebek anne karnındaki güvenli, sınırlı alandan ve suyun dokunuşundan dışardaki çıplak boşluğa çıkar. Küçük, sınırlarına dokunabileceği vücut sıcaklığında suyla dolu bir küvete ilk önce ayakları sonra tüm vücudu sokulur. Tekrar kendini hafiflemiş hisseder. Hayatı boyunca hatırlayacağı, anneden ilk endişe veren ayrılık böylece tekrar neşeye dönüşür. Ellerini ve ayaklarını oynatmaya, etrafını cesaretle korkusuzca keşfetmeye başlar. Suda yeterince kalınca yavaş yavaş sudan çıkartılır. Tepki verirse tekrar suya sokulur. Bir içeri, bir dışarı, su dışındaki ağırlığına alışmasına zaman tanınarak yavaş hareketlerle sudan alınır. Sıcak örtülere sarılır. Bebek anne karnında sallanmaya alışıkken, hayatından ilk defa hareketsizlikle karşılaşır. Su bebeğin tek başına kalmasının ve hareketsizlik korkusunun önüne geçerek bu geçişi kolaylaştırır.

İşte bu şekilde bir doğum yaşayan bebek kendiyle barışık ve korkusuz olup hayatı doğarken sevebilir.

 

 

Yorum Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir