Diş perisi yola çıktı!-Fatih Türkmenoğlu

3 Ocak 2016

IMG_0807

Yerinden oynayan ve nihayetinde düşen diş, bir yerde büyümek demekti.

 Sürekli kendisinin kontrol etmesi yetmezmiş gibi, son iki aydır alt dişini herkese tutturuyordu. “Bak, sallanıyor, değil mi?” diye soruyor, sallandığından bir kez daha, bir kez daha emin oluyordu. Beş dakika geçmeden aynı ritüel tekrar ediliyordu. E tabii, önemliydi onun için, yerinden oynayan ve nihayetinde düşen diş, bir yerde büyümek demekti. Bebeklikten çıkıldığının en gözle görünür ispatıydı işte. Muhakkak sınıfta bazı çocukların dişleri çoktan düşmüştü. Mimi bebek değildi, o da çocuktu!

Ve beklediği an, hiç umulmadık bir zamanda zuhur etti. Tam çikolatalı krepini çiğnerken… “Bu ne?” diye eline aldığı sert şeyin, yemeğin bir bölümü değil de, dişi olduğunu hemen anladı. Çığlık çığlığa ev halkına duyurdu. Öyle sevindi, öyle heyecanlandı ki, canım benim, ağlamaya başladı.

Bir hafta geçti geçmedi, ilk düşenin hemen yanındaki sallanan dişi de kendi kendine çıkıverdi. Artık alt çenesinde iki diş eksikti. Oh, artık tam anlamıyla büyümüştü…

Düşen ilk dişleri… Mimi, iki ay sonra tam 6 yaşında olacak. O, bütün evin neşesi, ablasının tabiriyle cırcır böceği. Durmadan konuşur, anlatacak şeyi hiç bitmez, uzun uzun sohbet eder. Her zaman canlı, her zaman neşelidir.

IMG_0795

Eksik iki dişle birlikte birden konuşması değişti, “s”ler tıslayarak çıkmaya başladı. Ama sohbet son hız devam, hem de daha komik ve acayip sevimli bir halde…

Doğal olarak bu günlerde gündemimizde, düşen dişler ve diş perisi var. Raflardan diş perisi hikâye kitapları çıktı, hepsi tekrar okundu, yastık altında her sabah farklı bir hediye beklendi. Öylesine saf, çocukça, filtresiz, berrak ve bulaşıcı bir heyecanı var ki, etkilenmemek elde değil. Bütün ev halkı o uyuduktan sonra diş perisi için numaralar üretiyoruz, her gece Mimi’nin yastığının altına hediyeler yerleştirme derdindeyiz. Her sabah 6’da, onun heyecanla ve mutluluk çığlıklarıyla uyandığına şahit olmak için…

En güzel zamanlar. Bir taraftan “ah büyüyor, artık bebek değil” diye üzülüyorum. Sonra da onun büyüdüğüne tanıklık ettiğim için şükrediyorum. Bizim güzel bebeğimiz artık alt çenesinde iki dişi olmayan bir okul çocuğu. Seneye birinci sınıfta olacak. Şimdiden harflere, rakamlara merak sardı; kendince yazıyor, siliyor, harf okuyor. Okul çantasını kendisi hazırlıyor. Bir gün sonra giyeceği kıyafetleri akşamdan mutlaka kendisi hazırlıyor…

Benim güzeller güzeli Miram. Senin her anını izlemek, bizim için büyük keyif. Dilerim ki dişlerinin bir kez daha, artık yaşlandığın için döküleceği yaşları sağlıkla görürsün. Ve hep böyle cırcır böceği gibi şakıyarak konuşup, çevrendeki herkesi de kendin gibi bir heyecan dalgasına sarmalayıp durursun.

Dilerim ki alt çenendeki boşluklara gelecek yeni dişlerinle, 100 yıl çok mutlu yaşarsın…

Yorum Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir