Benim bir ailem var – Fatih Türkmenoğlu

4 Mayıs 2016

Bizim 6 yaşındaki Mira, sürekli kuzenlerini, uzakta, hatta hiç görmediği akrabalarını soruşturmaya başladı. Evcilik oyunlarında halaları, dayıyı arıyor senaryo gereği. Sınıf arkadaşlarından türlü hikayeler, yemek sofrasında konu oluyor çoğu kez. “Ailem, evim, mahallem, okulum, arkadaşlarım, servisim” diyor, başka birşey demiyor…

“Ait olma durumu”nu araştırdım biraz. Bir mahalleye, aileye, okula, ülkeye ait olmak, kimliğimizin bir nevi alt başlıkları. Bu dünyada, insan olarak bir “kimliğe” sahip olmak, onu korumak, taşımak, yüceltmek, çok önemli. İnsanlar, birçok kez “birliktelik ve aitlik” duygularıyla kötü davranışlardan ve alışkanlıklardan uzak duruyorlar. Mahalle dayanışması denebilecek bir birliktelikle, kendi hedeflerini doğru belirleyip, onlara ulaşmak için uygun stratejiler geliştirip çalışıyorlar. Destek görmek ve destek olmakla, insanoğlu “değerli” oluşunun farkına varıyor. Zorluklara dayanıyor, güçlükler karşısında yılmıyor, hayata karşı dayanacak cesareti yakalıyor. O yüzden yatılı okul arkadaşlıkları, spor kulübünde geçirilen yılların dostlukları, bir ömür boyu kesintisiz devam edebiliyor.

Gelişim psikolojisinin en önemli bilim adamlarından Erik Erikson’un meşhur “yaşam döngüsü basamakları”na göre, aslında her yaşta, yaşamın her evresinde bu duygular çok önemli. “Ait olmak, onaylanmak, kabul edilmek”, birçok sorun veya olası gelişimsel problemin yok edilmesinde can damarı. “Yalnız değilim, seviliyorum, anlatabiliyorum, paylaşabiliyorum” hissini yaşayan bir bebek, çocuk, genç veya erişkin birey, aldığı bu güçle ve edindiği yeni bilgilerle, kendine ve topluma yararlı katkı sağlamayı sürdürebiliyor.

IMG_1055

Toplumun en küçük birimi, hatırlarsınız Hayat Bilgisi kitaplarından, aile. Aile içinde birliktelik, ancak bol sohbetli, derin paylaşımlı toplantılarla pekişiyor. Birlikte karar alan aile üyeleri, kararları eyleme döktükçe, güçleniyorlar. Haftada bir kez, ısrarla aynı gün ve aynı saatte yapılacak bir saatlik bir toplantı, ailenin bir holding gibi güçlü alt yapıya sahip olmasını sağlıyor. “Söz uçar, yazı kalır” misali, her toplantı not defterine geçiriliyor, her karar defterde yer buluyor. 7’den 70’e tüm aile bireyleri, ait oldukları aileye daha bir özenle sarılıyorlar böylece. Ölçme olmadan öğrenme olmaz, arşiv olmadan gelişme keydedilemez derler. Yazılı hedefler, davranışlar, düzeltilecek aksaklıklar, tüm bireylerin katkısıyla, çentik çentik azalıyor.

Ben bu aile toplantısı işini çok sevdim. Her toplantının zapta geçirilmesi gerekliliğine de bayıldım. Herkes eşit zaman diliminde, geçen haftanın nasıl geçtiğini, önümüzdeki günlerde ne yapması gerektiğini, kısa ve uzun vade hedeflerini anlatacak. Her hedef için stratejiler belirlenip, ana başlıklar halinde deftere geçirelecek.

Biz geniş aile toplantılarını çok seviyoruz. Tüm akraba bir arada, yemeli, içmeli saatlerce oturuyoruz. Çocuklar, yorgunluktan ayakta uyuyacak kadar yoruluyorlar. Henüz karar defterimiz yok, ama geriye böyle çok renkli anılar kalıyor…

Yorum Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir