Oto-Pilot Ebeveynlik- Psk. Nesteren Gazioğlu

10 Mart 2017

Bugün nasıl hissediyorum? Şu an, tam bu soruyu okuduğumda ne hissediyorum? Aslında bu sorular, günlük yaşam görevleri, isteyerek ya da istemeyerek yapılan sorumluluklar arasında kendimize sormayı unuttuğumuz sorulardan sadece birkaçı. Kendi yaşantımızın kokpitinde, uçağı kullandığımızın farkında değilsek o zaman otopilota çoktan geçtik demektir. Elbette, her otopilota geçiş kötü yorumlanmamalı. Örneğin, günlük yapılması gereken bir iş sırasında, zihnimizi oyalayan başka bir işe odaklanmak ya da henüz duygusal etkisini üzerimizden atamadığımız bir durumda otopilota geçilir ancak uzun vadede otopilotta kalmak sorunları çözmez. Bu durum, kolumdaki bir yarayı tedavi etmek yerine yaranın üzerine kazağımı çekmekle aynıdır. Otopilot o anlık durumu kurtarsa da, uçağı rotaya vardırsa da tartışılması gereken; yolculuk gerçekten yaşandı mı yaşanmadı mı? Ebeveynlikle ilgili tüm görevler yapılsa da, rotaya varılsa da, ebeveynlik gerçekten yaşandı mı yaşanmadı mı? Eksik olan nedir?

Vurgulanması gereken asıl nokta: DUYGULAR.
Otopilot ebeveynler “bugün nasıl hissediyorsun?” sorularına cevap verirken genellikle mevcut koşulları ya da beklentilerini söylerler ancak duygu yoktur. Uçak hedefe ulaşmıştır ancak yol boyunca pilot duygularını yaşayamamıştır. Ebeveyn de görevlerini, kısaca “yapılması gerekenleri” tamamlamıştır ancak duygularını yaşamamıştır. Duygularını baskılayan otopilot ebeveynler genellikle oyun oynamayı bilmediklerini de dile getirirler. Oyunu candan cana, hakkını vererek oynamaya başlarlarsa pat diye bir duygu çıkabilir. Belki de yıllardır bitmemiş bir meselesine ait baskılanan bir duygu… Bu güne kadar gördüğüm ebeveynleri düşündüğümde oyun oynamayı bilmeyeni görmedim, sadece tercih etmeyenleri gördüm; oyun oynamayı sevmeyeni de görmedim sadece oyun oynamaktan kaçanları gördüm. Otopilot ebeveynler oyun oynarmış gibi yaparak çocukları ile oyun oynama görevini yerine getirir ancak kendi zihinlerindeki görev tamamlanınca oyun da biter. Çocuk devam etmek istese de otopilot hedefe vardı ve görev sonlandı. Çocuğunun zorla fotoğraflarını çeken ebeveynleri de kategoriye ekleyebiliriz. Duygu akışı yok, sadece yapılması gereken görevler var.

Duygu nedir?
Duyguyu bireyin belirli bir durum karşısında verdiği davranışsal ve zihinsel tepkiler ve bireydeki değişimler olarak adlandırabiliriz. Otopilot ebeveynlerde değişim içe dokunmaz.

Örneğin, çocuk bir resim yapar, heyecanla koşup ebeveyninin yanına getirir? Sizce ebeveyn ne söylemeli? Sık gördüğümüz birkaç yanlış örnekle başlamak istiyorum:
“ Çok güzel olmuş, hadi şimdi o ağacı da boya!.”
Açıklaması: “Güzel olmuş diyerek ebeveynlik görevimi yerine getirdim. Şimdi, biraz daha oyalanman lazım, bu yüzden biraz da eksiklerini tamamla, ağacı boya.”
“Bu ne böyle karalama gibi!”
Açıklaması: “Olmadı, beklentilerimi karşılayamadın.” Asıl sorumuz “Çocuk bize resim üzerinden ne söylemek istiyor?” Cevabı bulmak için duygularımıza ve otopilottan çıkmaya ihtiyacımız var. “ Resim çizdiğini görüyorum.” Bu en net cümlelerdendir, çocuğu hayal kırıklığına uğratmaz. Bazen ebeveynler “Aaa, bir balık çizmişsin” der ancak çocuk “Hayır, o esasında bir arabaydı!” der ve omuzları düşer. Bırakın kendi zihninizdeki şablonları sıralamak yerine çocuğunuz size anlatsın. Dinleyin. Sadece dinleyin. O anlattıkça siz de içinizdeki duygularınızı dinleyin. Hem çocuğunuzu hem de kendi içsel süreçlerinizi dinleyin ve dinledikten duygularınızı paylaşın. “Çok mutlu oldum” ya da “bu ….dan biraz korktum” Duyguları görev olarak söyleyecekseniz hiç söylememek daha iyidir. Çocuklar bunu çok net anlar. Çocuklar duygular olmadan zorla oynanan oyunları da anlar ve bir süre sonra duygu olmayan oyunlardan ve oyunculardan da uzaklaşır. Duyguları olmayan oyunlar çok fazla öğretici unsurla doludur. “Şimdi, mavi kırmızı bir balık geliyor. Ne renk balıkmış bu?” benzeri öğretme odaklı cümlelerle doludur otopilot ebeveynlerin oyunları. Bir tiyatro oyunu sırasında oyunu anlayıp anlayamadıklarının beş dakikada bir izleyiciye sorulması gibi. Tiyatronun bütün heyecanı kaçtı! Duygular yerine oyunu öğretici unsurlarla doldurursanız oyunun da bütün heyecanı kaçar gider. Keyifli ebeveynlik için otopilottan çıkın, rotaya varmaktan ziyade rotanın keyfini çıkartmak iyi gelecektir; hem çocuğunuza hem de size!


Umut iki yaşında!
2017’de Parents dergisinde Umut bebeği büyütmeye devam ediyoruz. İki yaş “korkunç iki” ya da “terrible two” olarak da sıkça dile getirilen bir sendromla eşlemiştir. Hatta bazı ebeveynler kaygıyla bu dönemi bekler. Bu tür etiketlemeler pek hoşuma gitmez çünkü semptom çocuğun önüne geçer ve siz semptoma ya da sendroma odaklanırken çocuğunuzla bağlantıyı kaçırırsınız. Evet, iki yaşta bir değişim var ancak bu olması ve gelişim için yaşanması gereken bir değişim. Bu değişim olmasa ne olurdu onu düşündünüz mü? Değişimin şiddeti de Umut’un ebeveynlerinin tutumuna bağlı.

Her çocuğun kendi gelişimsel süreci olduğunu unutmayarak Umut’a bakacak olursak,
• Umut iki yaşa yaklaşırken artık
birçok şeyi kendinin başarabileceğine inanarak ebeveynlerinin kontrolünü ya da desteğini istememeye başlıyor. Bu bazen ebeveynleri tarafından huysuzluk ve ısrarcılık olarak gözükse de o, kendi kendine başarmayı deneyimlemek istiyor.
• Çok rahat koşabildiği gibi, iki ayağını yerden kaldırarak da zıplayabiliyor, parmak ucunda da yürüyebiliyor.
• El göz koordinasyonu da bu yaş içerisinde Umut’ta gelişmeye devam edecek. Parmaklarını ve parmak uçlarını kullanarak oynayacağı oyunlar onun ince motor becerilerine katkı sağlayacak. Örneğin; bir ipe boncuk makarnaları dizmek, bir kasedeki nohutları önce kaşıkla sonra da parmaklarıyla bir kaseden başka bir kaseye aktarmak, parmak boyası yapmak vb.
• Umut’un ailesini çocuklarının dil gelişimini desteklemek için ona günde yarım saatten fazla televizyon izletmemeye özen gösteriyor. Umut’un kuzeni Elif’in şakır şakır konuşmaya başlaması Umut’un ailesini biraz endişelendiriyor. Kız erkek çocuk arasındaki farklar akıllarına gelse de, kendilerinin çocukları ile ne kadar oyun oynadıklarını ve konuştuklarını sorgulamaya başladılar.
• Umut iki yaşın ortalarında -mış gibi oyunlar oynamaya başladı. Diğer çocuklarla oynasa da, bir süre sonra kendine dönüyor.
• Şekilleri ve renkleri ayırt etme, kategori oyunlarını da keyifle oynamaya başladı. Umut Nisan sayısında üç yaşında olacak. Gündemi: tuvalet eğitimi… Mayıs’ta ise dört yaş ve yuvaya başlama süreçlerindeki gelişimini ele alacağız.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir