Komik, neşeli, eğlenceli, zeki – Gülçin Karadeniz

21 Mart 2017

Mizah, olayların eğlenceli yönünü görebilme becerisi olup, düşünce ve kültürel değerleri şaka ve takılmalarla anlatan esprilerdir. Gülme ve kahkaha, çeşitli türdeki duygusal deneyimlere olan tepkilerdir.
Hazırlayan: Gülçin Karadeniz

Gülümseme bir iletişim yoludur ve “pozitif iletişimin ilk şekli” olarak tanımlanır
Bebek ve küçük çocuklarda gülümsemenin anlamı “kendimi iyi hissediyorum” mesajını iletmektir. Gülümseme insan toplumlarında doğum sonrası iki ile sekiz hafta arasında görülmektedir. Anneye yöneltilmiş gülüşün, üç aylıkken görünmeye başladığı, sekiz haftalığa kadar sosyal gülümsemenin genel olarak insan yüzleri ve seslerini tanıma ile olduğu, 8 aylıktan sonra, bebeğin gülüşünün anne babayı tanıdığını yansıtacak şekilde daha seçici olduğu
ifade edilmektedir. Bu, bebek ve küçük çocukların, hayatın diğer alanlarında pasiflikten yönlendirilmiş aktivitelere hareket ettikleri zamanda olmaktadır. Bebeğin gülüşü, bebek ile annesi arasındaki diyalogda önemli bir rol oynar. Bebekler, yeni ve zararsız bir uyarıcıdan emin olduklarında, bir gülümseme ile tepki vermektedirler. Eğer uyarıcı ondan sonra sürekli bir şekilde sunulup gösterilirse, bebekler bir gülümseme ortaya çıkarma çabasından sıkılır ve gülümseme kaybolur. Mizah gelişimi, bebeğin meraklı olmaya başladığı zaman ya da bir olay veya deneyimin yeniliği tarafından büyülendiği zaman başlamaktadır. Çocuğun uyumsuzluğu algılaması eğlenceye, meraka ve korkuya yol açmaktadır. Eğer yenilik çok aşırıysa veya çocuk emniyette hissetmiyorsa, tedirgin ve kaygılı olabilir.

Çünkü yeni doğmuş bir bebek;
görsel bir şekilde temel yüz ifadelerini kopyalayabilir, ona bakan kişiden oyun sinyali alma kapasitesine sahiptir. Bu, bebeğin yeni bir durumdan keyif almasını sağlar. Sekiz aylığın altında olan bebeklerin bir gülümseme ile tepki vermesi için alın, burun ve iki gözden oluşan bir kombinasyonu görmesi gerekmektedir. Zaman içinde bu azalarak, çocuk sevdiği yetişkinler için, onları tanıdığını ileten bir gülümseme ile tepki vermektedir. Kahkaha yaklaşık dört aylıkken ortaya çıkmakta ve gıdıklamaya bir tepki olarak belirmektedir. Sekiz aylıkken kahkaha, çocuklara yapılan “ce-e” gibi oyunlarla uyandırılıp harekete geçirilir. Bu durum, çocukta zihinsel gelişimin göstergesidir. Yaklaşık bir yaşında, anne tarafından uyumsuz ve aykırı bir davranış (çocuğun biberonundan içme gibi) kahkahayı uyandıracaktır. Birinin ayağının takılıp tökezlediğinde olan kahkaha gibi alaycı kahkaha ise, mizah ve keyfe dayalı olmayan başka bir türlü kahkahadır. Aslında mizah, 2-7 yaş çocuklarda, nesnelere sanki onlar başka nesneymiş gibi davranılmasıyla başlamaktadır. Elbette bu tür numaraların hepsi güldürü ve mizah değildir, ancak bunlar, erken mizaha yol açan, numara yapma olgusunun yeterliliği ve kapasitesidir. Aynı zamanda mizahın güvensizliğe karşı güven, utanç ve şüpheye karşı otonomi kazanabilme krizleriyle başa çıkma stratejileri geliştirmek için de bir çare olabileceği düşünülmektedir.

Okul öncesi çocukları birçok şeyi komik bulurlar. Cisimleri yanlış kullanmayı, palyaçoları, hayvanlarla ilgili komik öyküleri ve bazen de tuvalet esprilerini… Sadece “iç çamaşırı” kelimesini dile getirilmesinin kahkahaya sebep olduğu bilinmektedir. 3-5 yaşları arasındaki çocukların, banyo yapan ve kendisini fırçasıyla yıkayan bir aslan gibi dış görünüşteki saçma, uyumsuz ve acayipliği belirten olayları, komik buldukları bilinmektedir. 5-6 yaşlar arasındaki çocuklar ise, şakaya dayalı ilişkileri tanımlayabilir, açıklayabilir, planlanmış mizah ve güldürüyü anlar, karşılık verir. 6 yaşından önce, çocuklar kendi mizahi buluşlarından zevk alır ve espiri, kendiliğinden, orijinal ve oldukça basit olma eğilimindedir. 6 yaşında, şaka yapma stilinde bir değişiklik meydana gelmektedir. Bu yaştaki çocuk hazır yapılan şakalara ilgi göstermeye başlamaktadır. Ayrıca demokratik tutum sergileyen ve neşeli ebeveynlere sahip olan 3 ile 5 yaşındaki çocukların daha ileri mizah anlayışına sahip olundukları bilinmektedir.

Ebeveynleri bireyselleşmesine izin veren çocuklar, ebeveynleri koruyucu olan çocuklarla karşılaştırıldığında olayların gülünç yönünü görme yeteneğine ve mizah anlayışına fazla sahip olamamaktadırlar. Bu durum, mizah gelişiminin, okul öncesi yıllarda sıcak, neşeli, koruyucu ortamla arttırılıp pekiştirileceği anlamına gelmektedir. 7 yaşına gelindiğinde, mizah beğenisi ve anlayışında bir değişme meydana gelmektedir. Yedi yaş, daha öncesinde kahkahalarla güldüğü bir olayı komik bulmadığını çünkü “bu şekilde olamayacağını” düşünür. 9 yaş civarında çocukların otoriteden daha az korkmalarından kaynaklı olarak öğretmenleri bir espri kaynağı olmaktadır. 10 yaş sonrasında ise çocuklar, toplum karşıtından ziyade daha toplum yanlısı güldürü ve mizah kullanma eğilimindedirler. Gelişmiş mizah yeteneğine sahip çocuklar daha mutlu ve daha olumludurlar, özsaygıları gelişmiştir, sağlıklı bir mizah duygusu bireyin kendine gülebilmesini sağlar, bu durum bireyin benlik saygısını yükseltir ve can sıkıcı konularla baş etmesine yardımcı olur. Mizahın stresi azaltarak öğrenmeyi daha eğlenceli hale getirdiği ve sosyal ilişkileri güçlendirdiği saptanmıştır. Eğitimciler tarafından sınıfta mizahın kullanılmasının, öğrencinin korku ve gerginliğini azaltarak soru sorma cesareti verdiği bildirilmektedir.

NELER YAPABİLİRİZ?
Bebekler ve ona bakanların, erken mizah gelişimi için önemli olan bağ ve iletişimin gerçekleşmesini sağlamak için, gülünç sesler gibi, görsel olmayan işaret dağarcığı geliştirmeleri gerekmektedir. Çocuğunuzun da mizah duygusunu geliştirmek mümkündür, önemli olan teşvik edici davranışlardır. Bunun için öncelikle ebeveynler, kendi mizah duygularını kullanmalıdır. Komik hikâyelere ve yanlışlıkla gelişen olaylara (süt döküp küçük felaketler yaratılarak!) sesli kahkahalar atmak, bunu yaparken doğal olmak ve en önemlisi çocuğun farklı yaşlarda neleri komik bulduğunun farkında olmak önemlidir. Çocuğun komik olma çabaları övülmeli, ebeveynler şaşırmaya hazırlıklı olmalıdır. Ailece eğlenmeye zaman ayırmak, oyunlar oynamak ve hep beraber komik filmler seyretmek de önemlidir. Elbette çocukların her alanda olduğu gibi mizah konusunda da sınırlara ihtiyacı olduğu unutulmamalıdır.

ETKİNLİK  ÖNERİMİZ  (4-6 YAŞ) 
bu fıkrayı çocuğunuza anlatabilirsiniz. “Çocuklar bir gün dere kenarında oynuyormuş. Nasreddin Hoca’yı gören çocuklar, ‘hadi Hoca’ya şaka yapalım’ demişler. Çocuklar ayaklarını birbirine dolaştırıp: – Hocam ayaklarımız karıştı, bulamıyoruz, demişler. Hoca şöyle bir bakmış eline bir sopa almış. Çocukların ayaklarına ufaktan dokunmaya başlamış. Çocuklar hemen ayaklarını çekmişler. Hoca: – Gördünüz mü? Nasıl da buldunuz ayaklarınızı, demiş.” Bu fıkrayı çocuğunuzla canlandırabilirsiniz. O muhtemelen sizi gıdıklamak için Hoca rolünü seçecektir. İyi eğlenceler!

Yorum Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir