Çocuklar kitapla büyüsün 4

15 Mayıs 2018
Önceki4 / 4Sonraki

Gün Bey’in penceresi
Göknil Özkök’ün kaleme aldığı ve Ceyhun Şen’in resimlediği Gün Bey’in Penceresi beni son dönem okuduklarım arasında çok etkileyen çocuk kitaplarından biri oldu. Göknil Özkök ile Gün Bey’in hikayesini ve çocuklarımıza aslında davranışlarımızla nasıl örnek olmamız gerektiğini konuştuk.

Gün Bey’in Penceresi her ne kadar bir çocuk kitabı olsa da bence verdiği “hayatta davranışlarımızla çocuklara örnek olmalıyız” mesajıyla yetişkinlerin de okuması gereken bir kitap. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Bir ebeveyn olarak, çocuğun tüm sosyal yetkinliklerini aileden öğrendiğine ve karakterinin öğütlerle değil, dediğiniz gibi, sizin davranışlarınızı örnek alarak geliştiğine inanıyorum. Tüm şartları elvermesine rağmen kitap okumayan, evinde bir kitaplık ya da kitap olmayan anne babanın çocuğuna kitap okusun diye sınırsız kitap alması ya da sık sık okumayı öğütlemesi; her türlü imkâna sahipken bile müzik dinlemeyen anne babanın, çocuğunun bir enstrüman çalmayı öğrenmesi için onu kurs kurs dolaştırması ve bunun gibi örnek verilecek pek çok şey… Çocuk, ilk olarak anne babayı örnek alır. Yalnızca yaşam biçiminizi değil, mimiklerinizden konuşma tarzınıza kadar her şeyi. Yaşam koşullarınız ışığında yaptığınız seçimleri, belirlediğiniz öncelikleri. Sizin nasıl bir dünyanız varsa, hem içsel hem beşeri hayatta, çocuğun ilk sığındığı ve kendini emanet ettiği dünya orası oluyor bence. Ben bunu şimdi dokuz yaşına basmak üzere olan kızımda deneyimliyorum. Ortak zevkleri olan bir anne-kız olduğumuz için çok şanslı bir ebeveynim. Çünkü aynı dünyanın içinde aynı keyifleri paylaşmak, hem onu hem de beni çok mutlu ediyor.

Gün Bey’in Penceresi aslında yetişkinlerin hayata tutunmak için çocuklardan destek ve ilham aldığını gösteriyor.  Siz de farklı zorlandığınız konularda kızınızdan destek ya da ilham alıyor musunuz?
Kızımla konuşabildiğimiz konu çok. Anne olmak, kusursuz olmayı gerektirmiyor. Her şey bir yana, ona, anne olsam da benim de hata yapabileceğimi söylüyorum. Haksız olduğum zamanlar da olabiliyor ya da onu istemeden kırdığım zamanlar… Özür dilemenin, saygı duymanın ve birbirimizin fikirlerini dinleyip değerlendirmenin önemli olduğu konusunda sık sık konuşuyoruz. Ben kendim yapı olarak olumlu bir insanım. Önce iyi tarafından bakarım olaylara. Hayat kimi zaman zor olabiliyor. Karşılaştığım birtakım zorluklar, üzüntülerim, kafa karışıklıklarım… Bunları ondan gizlemiyorum. Fark ettiğinde, çözüm bulmaya çalıştığımı da görüyor. Kimi zaman fikir verdiği, hatta o fikrin işe yaradığı bile oluyor. Evet, hayatta her şey bizim istediğimiz gibi olmayabilir, işler ters gidebilir ama her zaman bir çözüm vardır. Bunu çocuklara öğretmek ve benimsetmek gerek. Özellikle bu yeni neslin bunu öğrenmeye ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Mutluluk, başarı, istemek, çalışmak, zamanı kullanmayı öğrenmek, iyimser olmak, para vb. gibi kavramları algılayabilecek bir nesil bu. Bu nedenle bilinçli, doğa seven, koruyan, her şeyden önce tüketen değil, üreten bir nesil yetiştirmek bizim elimizde.

Yazdığınız kitapları ilk kim okuyor? Hikâyelerinizi kızınızla da paylaşıyor musunuz? Gün Bey’in Penceresi için Yaz’ın yorumu ne oldu?
Kitabın yazım sürecinde kızım Yaz ara ara okur ya da benden dinler çalıştığım konuyu. Gün Bey için yorum değil aslında hikâyenin temelini sağlayacak bir fikri verdi bana, o da Gün Bey’in tekerlekli sandalyede oluşu. Ben ilk olarak Gün Bey’i evden çıkmayan, penceresinden tüm gün ayakkabıları sayan ve onlara hikâye yazan biri olarak düşünmüştüm. Yaz, neden hiç evden çıkmadığını sordu ki bu çok mantıklı bir soruydu. Henüz bir neden bulamadığımı söyledim. Biraz düşündü, “Sürekli ayaklara baktığına ve düşündüğüne göre belki de yürüyemediği için evden çıkamıyordur,” dedi. Yaz’ın katkısı öyküde çok büyük ve önemli bir rol oynadı tabii. Böylelikle hikâye başka bir yöne ve çok da önemli bir konuya, hatta amaca hizmet etmiş oluverdi.

Önceki4 / 4Sonraki

Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir