Bebeğiniz sesinize tepki vermiyor mu?

18 Ağustos 2020

Doğuştan gelen ve tedavi edilmeyen işitme kayıpları, çocukların konuşma ve dil gelişimini önemli ölçüde etkiliyor. Sonradan oluşan işitme kayıpları ise söylenenleri tam olarak anlayamayan çocukların arkadaş çevresi ile toplumdan uzaklaşmasına, içine kapanmasına ve okul başarısında azalmaya neden oluyor. Bu nedenle işitme kaybı ile karşı karşıya olan çocuklara en kısa zamanda pratik bir işitme testi uygulanarak uygun bir tedavi planlaması yapılması gerekiyor. Memorial Hizmet Hastanesi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Bölümü’nden Op. Dr. Eren Yılmaz, çocuklarda ve yetişkinlerdeki işitme kaybı ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi.

En önemli neden arasında genetik faktörler bulunuyor
Normalde kulaklar 0-20 desibel arasındaki sesleri algılamaktadır. Sadece 20 desibel ve üzerindeki sesler algılanıyorsa bu, işitme kaybı olarak tanımlanmaktadır. Yenidoğanlarda en sık karşılaşılan işitme kaybı türü iç kulak tipi işitme kaybıdır. İşitme kayıplarının en önemli nedenleri arasında genetik faktörler bulunmaktadır. Zor doğumlar, bebeğin doğumda oksijensiz kalması, uzamış sarılık ve annenin gebelik sürecinde geçirdiği bazı enfeksiyonlar da yenidoğan çocuklarda işitme kaybına neden olabilmektedir.

İlk 2 yaş kritik bir dönem
Bebekler yeni doğan döneminden itibaren belli bir yaşa kadar etraflarındaki konuşmaları sürekli dinler ve zamanla artık bunları anlamaya başlarlar. Belli bir zaman sonra kelime haznesi çoğalan çocuklar kendilerini ifade edebilecek şekilde konuşmaya başlamaktadır. Bu nedenle çocukların dil gelişiminin düzgün bir şekilde olması için sağlıklı bir şekilde işitmesi gerekmektedir. Bunun için ilk 2 yaş kritik bir dönemdir. Çocuğunuz bu yaşına kadar sesinize tepki vermiyorsa mutlaka alanında uzman bir doktora başvurmanız gerekmektedir. Çünkü 2 yaşından sonra yapılan tedaviler her zaman olumlu sonuçlar vermeyebilir. Orta kulak kaynaklı işitme kayıpları ise özellikle çocukluk yaş gurubunda başlayan orta kulak iltihaplarının kronikleşerek kulak zarının delinmesi ve kulak kemikçiklerinin erimesiyle beraber işitme kaybına sebep olur. Bu işitme kayıplarının tedavisi çoğunlukla cerrahi müdahaledir. Ayrıca dış kulak yolundaki ekzositoz adı verilen kemik çıkıntıları, buşon adı verilen kulak kiri veya kulaktaki yabancı cisimler de işitme kaybına sebep olabilir.

Pratik bir işitme testi ile tedavi planlaması yapılabilir
Çocuğunuzda sonradan ortaya çıkan işitme kayıpları genellikle sizin, öğretmeninin veya arkadaşlarının söylediklerini sürekli tekrar ettirmesiyle kendisini belli edebilir. Bu tür davranış içinde olan çocuğunuz en kısa zamanda alanında uzman bir hekim tarafından mutlaka muayene edilmelidir. 6 yaş ve üzeri çocuklar ile tüm erişkinlerde ses geçirmeyen bir kabin içerisinde kulaklık aracılığıyla belli frekanslarda seslerin belli şiddetlerde sırayla hastaya iletilmesiyle yapılan test ile çocuğunuzdaki işitme kaybının derecesi belirlendikten sonra tedavi planlaması yapılmalıdır. Küçük çocuklarda ve işitme testine uyum gösteremeyen hastalar ise “Davranış odyometrisi” ve ABR adı verilen “Beyin sapı odyometrisi” ile ölçüm yapılarak tedavi planlaması yapılmaktadır. Ayrıca ülkemizde yenidoğan döneminde taramalar yapılmakta ve risk altındaki çocuklar bu konu ile ilgili merkezlere yönlendirilmektedir. Bu nedenle doğumsal işitme kayıpları artık büyük oranda erken teşhis ile tedavi edilmektedir. Ancak erken çocukluk döneminde ortaya çıkan işitme kayıpları ailelerin gözünden kaçabilir. Çocuğunuzun sese cevap vermediğini ya da televizyonun sesini çok fazla açtığını fark ederseniz en yakın zamanda bir KBB hekimine başvurmanız gerekmektedir.  Erken tanı ve tedavi ile işitme kaybının kalıcı olmasını engellemek mümkün olabilmektedir.

İşitme kaybının derecesi önemli
Tedavi sürecinde işitme kaybının derecesi önem taşımaktadır. Eğer her iki kulakta da tamama yakın bir işitme kaybı varsa cerrahi öncesi vakit kaybetmemek için bu çocuklara işitme cihazı takılmaktadır. Özellikle çift taraflı işitme cihazının kullanılması büyük önem taşımaktadır. Ardından cerrahi yöntem olarak koklear implant ameliyatı diğer adıyla biyonik kulak olarak bilinen yöntem tercih edilmektedir. Bu ameliyatta iç kulağa bir elektrot yerleştirilir. Çocuk bu elektrotun işlemcisi sayesinde duymaya başlar. Ancak bu ameliyatın yapılabildiği yaş çoğunlukla 1 yaş civarıdır. Bu operasyon yapılana kadar çocuğun mutlaka işitsel uyaranlardan mahrum bırakılmaması gerekmektedir. Daha ileri çocukluk yaş grubunda geniz eti ve bademcik hastalıklarına bağlı olarak orta kulakta sıvı birikmesi problemiyle sıklıkla karşılaşılmaktadır. Bu probleme bağlı olarak da çocuklarda yaklaşık 30-35 desibel civarında işitme kayıpları görülmektedir. Genellikle bir üst solunum yolu enfeksiyonunu takiben oluşup birkaç hafta içerisinde düzelse de bazı çocuklarda kronikleşmekte ve bir cerrahi müdahale yapılmadan geçmemektedir. Bu çocuklarda özellikle 30-35 desibel civarındaki işitme kaybı okul başarısını belirgin olarak etkilemektedir.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir