Şimdi sıra onlarda: Çocuklardan öğreneceğimiz 6 hayat dersi

10 Kasım 2017

Şimdi şu titrlerimizin verdiği egoları bir kenara bırakalım. İster 40’lı rakamlara merdiven dayamış olalım, istersek bol bol ‘ohoo bizden geçti’lerle kuralım paragraflarımızı. Bugün 4 yaşındaki bir kız çocuğundan bile öğrenecek çok şeyimiz var! Her şeyi bilen, bilmeye gayret eden ebeveynleri bile hayret ettirebilen çocuklardan öğreneceklerimiz var. Sevgili anneler, sevgili babalar! Ders başlıyor, haydi!

1- Küçük mutlulukların tadını çıkarın!

Oyuncak bebek, kumandalı araba ya da pelüş oyuncak, fark etmez. Henüz hayatın gerçek yüzüyle tanışmayan çocuğunuz için bütün dünya oyuncaklar üzerine kurulu. Hem zaten dertlenmeye de vakti yok ki, oynanması gereken bir sürü oyuncak var! Peki bizim kıssadan hissemiz nedir? Etrafımızdaki olumsuz şartlara rağmen küçük mutluluklarla da sevinebilmeyi öğrenmek. Evet, belki o çok istediğimiz hayat bizi bulmuyor olabilir; peki ya şuan sahip olduklarımız da olmasaydı? İşe sahip olduklarımıza şükrederek başlayalım, sonra büyük oyuncaklara geçeceğiz nasılsa…

2- Ne olduğunuzu kabul edin!

Aynaya baktığınızda ne görüyorsunuz; cildinizdeki yaş alma belirtileri, yeni yeni çıkan cilt lekeleri ya da yorgun gözaltları? Hayatın götürdüklerine değil getirdiklerine odaklanın. Çocuklar aynaya baktıklarında sadece kendilerini ‘görürler’… Aynada kendinizi görün, incelemeyin! Aldığınız her bir yaş, sizin anınız ayrıca. Dünü özleyip yarından endişe edeceğinize anın güzelliklerini keşfedin.

3- Hislerinizi sergilemekten korkmayın!

Üzüntü, mutsuzluk, sevinç ya da mutluluk. Çocuklar hislerini nasıl belli ederse siz de onları saklamanın yükünü atın omzunuzdan. Her zaman mutlu olmak ya da mutluymuş gibi yapmak zorunda değilsiniz ki. İçinize attığınız her duygu, fiziksel ve ruhsal sağlığınızı da olumsuz etkiliyor. Duygularınızı saklamayın; onlarla yüzleşerek yarın ki mutluluğunuzu garantileyin!

4- Asla vazgeçmeyin!

Yine çıktı piyasaya 4 yaşındaki minik kız ? Boyu yetmese dahi o çok istediği oyuncağa uzanmaktan kim vazgeçirebilir onu? Kimse! Eğer bir şeyi istiyorsanız asla vazgeçmeyin. Hedefinizi iyi belirleyin ve ne olursa olsun ona ulaşmaktan vazgeçmeyin. Çocuk inadı size zaman zaman çok çektiriyor olabilir ancak o inadın altında belki de ‘asla vazgeçme’ dürtüsü vardır, kim bilir…

5- Risk almaktan korkmayın!

Kendi güvenli alanınızda olmaktan sonsuz bir rahatlık duyuyor olabilirsiniz. Ancak bazı şeyler risk almadan olmuyor maalesef. Çocuklar sonunda canlarının yanacağını bilseler bile risk almaktan korkmayacak kadar cesurdur. Biz neden olmayalım? Şimdi bir düşünün siz bunu, belki de uzun süredir cesaret edemediğiniz şeyin tam da zamanıdır…

6- Karşılıksız sevin!

Çocuklar karşılık beklemez… Çıkarları, menfaatleri de yoktur. Anne – babasının elinden tutar ve güvenle yürür. Karşılıksız sevmek, beklentisiz olmak duyguların en masumu ve zararsızı. Çocuk kalbi gibi sevmek değil midir en büyük servet?

Yaşadığımız dünyanın farkındayız; güvendiğimiz dağlara yağan karlar kocaman bir çığ oluyor kimi zaman… Ancak her şeye rağmen içinizdeki çocuğun büyümesine izin vermeyin. O çocuk sizi doğru yoldan ayırmayacaktır. Günlük yaşam gailelerimize inat, basit ve sıcacık bir gülümsemedir belki de hayat… Hem denemekten ne kaybederiz ki?

Yarın güzeldir, sevmeyi elden bırakmayın! ?

Yorum Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir