Ebeveyn mi? Arkadaş mı?

7 Haziran 2020

Klinik Psk. Yasemin Meriç: “Çocuğuyla arkadaş olmaya çalışmanın sonu dramdır.”

 Doğru bildiğimiz yanlışları ortaya çıkaran Sürdürülebilir İyi Ebeveynlik argümanları arasında en çarpıcı olanlardan biri, şüphesiz klinik psikolog Yasemin Meriç’in çocuğumuzla ilişkimize dair söyledikleridir. Babasıyla ilişkisini anlatan ve bir uzman gözüyle değerlendiren Meriç, Parents’a hikâyenin arka planını anlattı. 

Röportaj: Gülüş G. Türkmen

Çocuğuyla dost olmak her anne babanın hayali iken Sürdürülebilir İyi Ebeveynlik kitabında sen bize tehlikeli bir hayal kurduğumuzu gösteriyorsun! Çocuğuyla dost olmak, zıtlaşmamak, hep eğlenerek yaşamak neden tehlikeli bir fikir?

Bir ebeveynin çocuğuyla zıtlaşmaması, eğlenerek yaşaması için illa ki onunla dost olması şart değil. Bu durum bizim zihinlerimize kazınmış bazı kalıplar ya da bir nevi şemalardan dolayı böyle algılanıyor. Ben burada anne babaların çocuklarıyla sürekli bir arkadaşlık ilişkisi sürdürmeye çalışmalarının çok iyi bir fikir olmadığını anlatmaya çalıştım. Muhtemelen bir çoğumuz kendi çocukluğumuzda maruz kaldığımız ebeveyn zorbalığından dolayı “ben çocuğuma bunu yaşatmayacağım” diyerek başladık kendi ebeveynlik serüvenlerimize. Zihinlerimizde “ebeveyn otoritesi” ile “ebeveyn zorbalığı” benzer bir anlam içerecek şekilde kodlandığı için de otorite oluşturmaktan, sınır koymaktan korkar olduk. Halbuki bir çocuğun özellikle ergenlik dönemine kadar sınırlara öyle çok ihtiyacı vardır ki! Çocukları için kendilerini güvende hissedecekleri bir yol göstericilik ebeveynlerin sorumluluğundadır.

Çocuklarıyla zaman zaman arkadaş gibi eğlenebilen, o kadar samimi olabilen, sadece hiyerarşik bir ilişkiyi sürdürme peşinde olmayan, samimi ilişkiler kurmanın tadını çıkaran ve tüm bunları deneyimlerken ebeveyn olmanın yol göstericiliğini, sadece duygusal değil, işlevsel bir rolünün de olduğunu unutmayan ebeveynliğin mümkün olduğunu hatırlatmak istedim ben anne babalara.

SİE konuşmanda (videosu Youtube /sieturkiye kanalında mevcut) kardeşinin ve senin babanızla farklı olan ilişkinizi anlatıyorsun. Bu çok dokunaklı bir hikâye. Çocuk açısından eğlenceli bir ebeveyne sahip olmak güzel olmalı aslında?

Eğlenceli ebeveyn çocuk açısından çok keyiflidir ancak benim hikayemde ebeveynin oğlu için eğlenceli olmaktan ziyade “arkadaş” hatta “en yakın arkadaş” olma hedefi ve aynı şekilde oğlundan da bunu bekleme dramı vardı.  Bakın bunu bir dram olarak nitelendiriyorum çünkü aslında her iki taraf için de mümkün olamayacak bir hayalin kurulması ve bir beklentiyle birlikte bir takım duygusal ya da davranışsal yatırımların yapılması ve sonunda bir gün bir şekilde bunun imkansızlığı ile yüzleşmenin verdiği travmatik bir deneyim söz konusu. Hem çocuk büyük bir yükün altına giriyor, zira kendinden 25-30 yaş büyük biriyle arkadaş olmaya çalışmak her zaman çok da kolay olmasa gerek, hem de ebeveyn derin bir hayal kırıklığı yaşıyor çünkü bir gün geliyor ve o gün çocuk kendi yaşıtlarıyla olmayı seçiyor (genellikle ergenlikte böyle olur). Eğer senaryo bu şekilde gitmezse durum tamamen patolojik bir hal alıyor ve ebeveynle çocuk birbirine bağımlı bir halde tüm hayatlarını sürdürüyorlar.

 

 

Babalar çocuklarıyla arkadaş olma tuzağına neden annelerden daha fazla düşüyorlar?

Hem annenin hem de babanın bu tuzağa düşme potansiyeli kendi ebeveynleriyle olan hikayelerine, çocuğun yaşamsal düzenindeki yerlerine, çocuklarıyla ne kadar zaman geçirdiklerine, kendi baskın kişilik özelliklerine ama en çok da cesaretlerine bağlı olarak değişebilir. Çocuğuyla samimi, eğlenceli bir ilişki yürütürken aynı zamanda gerekli olan sınırları da koymak, onun kendisini keşfetmesine yardımcı olan bir yol göstericiliği de üstlenmek çoğu zaman cesaret ister. Bir anlamda taşın altına eline koymaktır bu çünkü. Yaşadığımız coğrafyada hala çocuktan sorumlu bakanlık çoğunlukla annelere düşüyor. Bir çocuğun uykusuyla, yemeğiyle, dersiyle, giyinmesiyle, temizliğiyle, sorumluluklarını öğrenmesiyle ilgilenen kimse o kişi çocuğun arkadaşı pek olamıyor. Sanırım hepimizin en yakın arkadaşı yanında iyi hissettiğimiz, dertleşebildiğimiz ve eğlendiğimiz kişilerdir. Bize sorumluluklarımızı öğrenmemiz için yol gösteren, sınırlarımızı belirlememize yardımcı olan kişiler değildir.

 

Aşırı sert ya da kendine aşırı odaklanmış ebeveynlerin olumsuz etkilerini görmek zor değil. Ama çocuğuna anne-baba olmak yerine arkadaşlık yapan birinin yarattığı olumsuz etki kolay anlaşılmıyor. Bu etkileri karşılaştırsak, ne diyebiliriz?

Bu soru bana hayata dair belki de en kıymetli kelimelerden birini düşündürdü: Denge! Senin de vurguladığın bir nokta bu. Dengeyi kuramazsak her iki taraf da zararlı ve hatta bazen yıkıcı olabiliyor. Hangisinin daha kolay anlaşıldığı değil ne kadar zarar verdiği önemli. Baskıcı ya da yıkıcı otoriter ebeveynlerin yarattığı anlık etkiler olumsuz bir duygu durum, korku, çekinme, sinme, agresyon ve çoğunlukla gözyaşı içerdiği için fark edilmesi daha kolay ve hızlı olabiliyor. Çocuğun ebeveynliği değil sadece arkadaşlığı deneyimlediği durumlarda ise ilk etkiler keyif, eğlence gibi görülüyor ancak bu ilişki tarzı da orta ve uzun vadede derin ve toparlanması zor sıkıntılara yol açabiliyor. Dengeyi kurmak bana kalırsa bir ebeveyn olarak çocuğumuza yol açmak, öğretmek, tavsiyede bulunmak, uygun olmayan davranışlarda bulunduklarında sonuçlarına katlanmalarına olanak sağlamak ve tüm bunları yaparken yaratıcı, eğlenceli ve samimi olmak anlamına geliyor.

Diyelim ki SİE konuşmanı dinleyen ya da yazını okuyan bir ebeveyn, çocuğuna ebeveynlikten ziyade arkadaşlık yapmayı tercih ettiğini fark etti. Değişmek için nasıl bir adım atabilir?

Neden çocuğunun ebeveyni olmak yerine arkadaşı olmak için çaba sarf ettiğini fark etmeye çalışırsa sağlam ve cesur bir adım atmış olur. Konuşmamın bir bölümünde ebeveynlik tutumlarımızın birçoğunu çocukluk dönemimizdeki ihtiyaçlarımızın belirlediğinden bahsediyorum. Ebeveynlik yaklaşımımızı “ebeveynlik sınırlarına” geri çekebilmemiz için bahsettiğim bu çocukluk dönemi ihtiyaçlarımızı hatırlamamız ve kendi ebeveynlik tarzımıza etkilerini görmeye çalışmamız gerekebilir. Muhtemelen kendi ailenizde gördüğünüz eksikliklere tepki olarak (ki bu genellikle pek farkında olmadan yapılır) kendiniz ve çocuğunuz için sağlıklı olmayan bir ebeveynlik yöntemi oluşturmuş olabilirsiniz. Halbuki çocuk yetiştirirken kendi çocukluk ihtiyaçlarımıza değil, kendi çocuğumuzun ihtiyaçlarına odaklanmamız gerekir. Değişmek için en önemli adım çocuklarımızın ebeveynleri tarafından karşılanması gereken ihtiyaçlarına odaklanmak olabilir.

 

Yorum Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir