Birgül Ulusoy ile annelik hakkında

4 Kasım 2016

birgul_ulusoy

Ekim sayımıza bir geri dönüş yapıyoruz. Sevgili Birgül Ulusoy ile annelik ve oğlu Ayaz hakkında keyifli söyleşimizi hatırlatıyoruz.

“Ayaz bana şans getirdi”

“Halktan biri” rollerinin en aranan ismi Birgül Ulusoy’u yıllardır pek çok dizide seyrediyoruz. Kimi zaman mahalleden bir teyze kimi zaman evin çalışanı… Peki “anne” Birgül Ulusoy’u biliyor musunuz? Bazı oyuncular vardır. İsmini bilmezsiniz ama yıllardır sanki
 hep izlersiniz. Sokakta görseniz bir şöhret gibi yaklaşmaz ailenizden, mahallenizden biri gibi görürsünüz. Selam verip hatırını sormak istersiniz. İşte Birgül Ulusoy da onlardan… Buluşmamızda yaşadığı iki evliliği, oyunculuk kariyerini
ve 40 yaşından sonra kendisine şans getirdiğini düşündüğü 5 yaşındaki oğlu Ayaz’ı konuştuk.

Aslında televizyonda ilk görünmeniz 90’lı yıllar… Ama çok uzun süre ortadan kayboldunuz sanki…
Evet ben 40 yaşımdan sonra şöhreti yakaladım. Bir dönem televizyonlara küsmüştüm ve uzak kaldım. Adını Feriha Koydum dizisi için oyuncu seçmeleri yapılırken turnedeydim ve dönmeme de 20 gün vardı. Hem buna hem de 6 aylık hamile olmama rağmen beklediler ve o dizide başladım. Adını Feriha Koydum ile şansım açıldı. Sanırım oğlumun şansıydı bu.

Hiç anlamadık biz dizide hamile olduğunuzu…
Evet neyse ki kıyafetlerin avantajıyla hiç belli olmuyordu. 70 kiloyla hamile kaldım hamilelikle çok
 kilo almadım. 15 kilo civarıydı sanırım… Ama emzirme döneminde kendime hakim olamadım. Dipsiz bir kuyu gibi yiyordum. En son 105 kilo olduğumu hatırlıyorum. birgul_ulusoy_2

Hamilelik nasıl geçti, doğumda sıkıntı oldu mu? Her şey gayet normaldi. Dokuz ay boyunca çalıştım, setler turneler derken hiç anlamadım bile… Biraz erken geldi Ayaz. Setten çıkıp doğuma gittim nerdeyse. Yaşım da ileri olduğu için doktorum sezaryeni uygun buldu. Kilolarım dışında bir sorun yaşamadım.

İlk kez anne olmak için 40 biraz geç değil mi? Neden bu kadar beklediniz?
Evet 39 yaşımda hamile kaldım. Çok erteledim… İşimde bir yere gelmek istedim öncelikle ve sonra iş işten geçmeden planlı ve isteyerek hamile kaldım.

Doğum sonrası tecrübesiz anne Birgül nasıldı, ilk şoku nasıl atlattınız?
Hırpalandım tabii… İlk başta en zorlayan uykusuz geceler oldu. Sütüm de geç gelince beslenme saatleri biraz sancılıydı. Gece nöbetleri, alt değiştirmeler, kusmuklarla örülü bir döngü olmuştu o zaman hayat. Ama şimdi düşününce masal gibi geliyor. Eskiden uykuyu çok seven ben artık kısacık uykularla idare edebiliyorum. İyi bile oldu.

En unutamadığınız anınız ne oldu Ayaz’la?
İlk söylediği kelime Atatürk oldu. Ayaz kesik kesik de olsa Atatürk dedi. Bir de tabi en heyecanlandıran ilk anne deyişiydi. 18 aylık konuşmaya başladı ama ben anlayamıyordum. Öğretmenleri o konuda daha başarılı. Biraz da geç yürüdü. Ağır bir çocuktu da gözünün içine bakardım “yürü artık” diye. Taşımak zorlamaya başlamıştı. Bir de geçenlerde “anne cennet gibi kokuyorsun” dedi… Çok şaşırdım 5 yaşında bir çocuğa bu cümleyi kim kurdurdu diye… Mucizeyi başka yerde aramamak lazım.

Evde nelere dikkat edersiniz?
Ben kuralcı ve kontrolcü biriyim. Evde de kurallarımız var; en önemlisi ise ben onun arkadaşı değil annesiyim ona göre davranacak, gözümden anlayacak. Yemekler konusunda da özen göstermeye çalışıyorum. Özellikle içecek olarak bizim eve ayran ve şalgamdan başkası girmez. Yoğurdumu kendim yaparım. Örneğin, küçükken kuzu beyni alır haşlardım küçük kavanozlara koyar biraz zeytinyağıyla ezer mama yapardım bayılırdı. Koreten maddesi beyin zarının gelişmesini sağlarmış. Elimden geldiğince düzene dikkat ediyorum.

birgul_ulusoy_4 Teknolojiyle arası nasıl?
Tatilde biraz ucu kaçabiliyor tablet oyunlarının ama normal zamanlarda süreli kullanıyor. Açıkçası oyun oynayacak enerjim kalmıyor set zamanlarında. Sohbet etmenin ötesine geçemiyorum. Tabii tatilde acısını çıkarıyoruz deniz, güneş, park çokça sosyal aktivite yaratmaya çalışıyorum. İstanbul’da gezmediğimiz yer kalmadı. Ama en önemlisi o konuşurken onu dinliyorum, çalışmayan pek çok anneden daha iyi vakit ayırıyorum.

Eğitim sistemi için ne düşünüyorsunuz?
 Malesef Türkiye’de eğitim kanayan bir yara. Tenis, piyano gibi uğraşları ileride yurtdışına gittiğinde CV’de iyi bir duruş sergilesin diye öğrenmesini istiyorum. Hem bütün bunlar sayesinde düşünme becerileri gelişsin, kendini ifade edip problemlerini kendi başına çözebilsin hem de çok yönlü bir çocuk olmasına çalışıyorum.

Ayaz’ın kreşle arası nasıl?
18 aylıktı kreş ile tanıştığında. Başlarda çok zor oldu. O ağlardı, ben yaka paça öğretmene teslim eder kaçardım. İkimiz de perişan olurduk. Çok dert ettim ama etmemeye yansıtmamaya çalıştım. Küçük de olsa hissedip daha da huysuzlanabilirdi. Ama şimdi “iyi ki de vermişim kreşe” diyorum. Mesela soru sorma becerisi, insanlarla iletişimi, motor becerileri, merak duygusu ve daha pek çok konuda akranlarından önde olduğunu gözlemliyorum.

Ayaz için hayal ettiğiniz bir meslek var mı? Oyuncu olmasını ister misiniz?
Dün sabah konuştuk kendisiyle, inşaatçı veya yarışçı olmak istiyor. Sektörün koşulları değişmezse oyuncu olmasını istemem. Bana sorarsan cerrah olmasını isterim ama o hiç istemiyor. Belki uluslararası ilişkiler de olabilir.

Bir çocuk daha düşünür müsünüz?
Artık 45 yaşındayım iş işten geçti. Gerçi artık yumurtaları dondurarak da istediğin yaşta bebek sahibi olabiliyorsun. Açıkçası çocuğuma her şeyi dört dörtlük verebileceğimi bilsem isterim tabi… Çocuk çok güzel bir şey.

Sizin yoğun bir çalışma temponuz var. Eşinizden de ayrısınız zor olmuyor mu?
Ayaz çok olgun bir çocuk. Bakıcımız da var. Okula gidip geliyor, tenis ve piyano derslerine gidiyor. Benden daha sosyal, keyfi yerinde. birgul_ulusoy_1

Babasıyla arası nasıl? Çok sık görüşmüyorlar ama araları iyi. Beraber olduklarında kaliteli vakit geçirdiklerine inanıyorum. Ama çok yüksek aidiyet duygusu olan bir çocuk değil. Kendi başının çaresine bakar olay ve durumlara kolay adapte olur. Ben şimdi Kapadokya’ya gidiyorum mesela Sanırım 2,5 ay kadar görüşemeyeceğiz. “Sen git orda para kazanman lazım, özleyince görüntülü konuşuruz.”diyor. Farkındalığı yüksek bir çocuk.

Ne kadar evli kaldınız? Neden boşandınız? Biz 2 sene kadar evli kaldık. Farklı yerlerden bakıyoruz hayata. Onun daha yaşaması gereken şeyler varmış. Hayatta seçimler çok önemli. Bazen karşınızdakinin enerjisi size iyi gelmez bunaltır. Erkeklerde evlilik konusunda bir bocalama var. Evlilik stratejik bir mesele… Doğru yönetemeyince yürümüyor. Yaşın da önemi yok, erkek nesli farklı evrimleşiyor.

İki kere evlendiğinize göre aşk kadını diyebilir miyiz?
Aslında çok kontrolcü bir insanım ben. Aşk halleri tamam güzel ama çok da kapıp koy veren kendini unutan bir insan olmadım. Bir müddet sonra aşk bitiyor yol arkadaşlığı başlıyor, eğer o yol arkadaşlığını yürütemiyorsa bırakın gitsin.

Eskiden anne olmayı hayal eder miydiniz? Anaç bir yapım var benim ama biyolojik saatim 35 den sonra çalışmaya başladı.Kadını hormonlar yönetiyor. Bir kadın çocuk istemiyorum diyorsa biyolojik saati gelmemiştir. Peki geç anne olmanız ilerisi için sizi endişelendiriyor mu? “O üniversiteden mezun olduğunda ben 60 yaşında olacağım.

Evlendiğini görecek miyim?” gibi klasik anne endişeleriniz var mı?
Yok hiç olmadı. Görebildiğim kadar görürüm. Hayata hazırlayabildiğim kadar hazırlarım, gerisi onun yolculuğu. Aidiyet duygum yok Ayaz’da da yok. Buradan çıkınca da ölebilirim hiçbir şeyin garantisi yok.

Siz nasıl bir ailede büyüdünüz?
Ben köyde, orta sınıf bir ailede büyüdüm. Etrafımda çok negatif düşünce üreten kadın gördüm. Bizim ailede hayatını kim kocasına adadıysa hepsi kanserden öldü. Kendini adamamak ama sadece sevgi vermek yeterli. Ben hiçbir
şey veremesem de sadece onu
çok sevdiğimi bilmesi ve bir şeyi sevmesini sağlayabilmem bana yeter.

birgul_ulusoy_3 Anne olmak hayatınızda neleri değiştirdi? Oyunculuğunuza katkısı oldu mu? D aha dingin bakıyorsunuz pek çok şeye… Büyüyorsunuz. Oyunculuk da yaş aldıkça gelişen bir şeydir zaten. O da gelişiyor.

Peki Ayaz’ın şansı bir yana neden sizi bu kadar geç keşfettiler?
24 yaşında konservatuardan mezun oldum. O zamanlarda da çalışıyordum hep ama mezun olduğum dönemden 40 yaşıma kadar geçen dönem kendimi hep yapımcılara, yönetmenlere anlatmakla geçti. Öyle göründüğü gibi kolay olmuyor. Okulu birincilikle bitirdiniz diye kimse “buyur başrolü” demiyor. Bakınca 15 yıl uzun bir süre belki… Ama kendi imkanlarınızla çevre edinmek, performans sergilemek ve idealist davranarak ilerleyebilmek, oyunculuk yapmadığınız zamanda eğitmenlik yaparak kendinizi sürekli geliştirmeye çalışmanız vs. bu kadar zamanımı aldı.

Üzerinize bir karakterin yapıştığını düşünüyor musunuz? Mesela sizi hiç sosyetik bir kadını canlandırırken göremedik.
 O yapımcıların kolaya kaçmasından oluyor maalesef… Şimdiki projede de gene düşük sosyoekonomik profilde bir karakteri canlandırıyorum.

Oyunculuktaki kariyer hedeflerinizin neresindesiniz?
Kariyerimde yaptığım en iyi şey çocuk yapmak. Oyunculuğa büyük anlamlar yüklemedim. Sadece iş. Para kazanmak için yapıyorum. Bu hep böyleydi zaten. Ne zaman bir şeye anlam yüklesem hayal kırıklığı yaşadım. Bizim tek farkımız adrenalin bağımlılığımız. Hem mutlu oluyorum, hem adrenalin salgılıyorum, hem de para alıyorum. Ne güzel iş!

Anne ve anne adaylarına bir tavsiyeniz var mı?
Naçizane önerim, her zaman aktif olsunlar, çalışıp üretmeyi bırakmasınlar.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir