İlk taş hep sensin – Nesteren Gazioğlu

1 Aralık 2015

Unknown

Bir yılın daha son sayısına geldik. 2015’in son günleri her yılın sonunda olduğu gibi bizleri düşünmeye itiyor. Nasıl bir yıl geçirdim? Gelecek yıldan beklentilerim neler?

Yıl boyunca ebeveynlik üzerine çeşitli yazılar yazdık, araştırmalardan bahsettik. Bu sayıdaki yazımda ise sadece kendinize bir göz atmanızı isteyeceğim. Bu yıl sadece ve sadece kendiniz için neler yaptınız? Virginia Satir çift ve aile terapisinde öğrendiğim ve kendi yaşamıma da adapte ettiğim bir yaşam döngüsünden bahsetmek istiyorum. Hayatın bizlere sunduğu çeşitli olumlu ya da olumsuz olaylar yaşıyoruz. Bu olayları yaşarken öncelikle kendi içimize bakmamız gerekiyor ve kendi duygularımızla, ihtiyaçlarımızla, özlemlerimizle irtibatta olmamız gerekiyor. Kendi iç dengemi ve huzurumu sağlamam birinci hedefim. Domino taşı gibi düşünün, birinci taş kendi dengem. İkinci taş eşim. Eşime ayırdığım kaliteli zaman, onunla sağladığım denge. Üçüncü taş çocuklarım. Bazen bu olguyu anlatırken çocukların üçüncü taş olması itirazlara yıl açıyor. Eğer çocukları alıp kendi ihtiyaçlarımın önüne koyarsam ne kendime ne de çocuklarıma faydam dokunabilir. Örneğin uçaklar kalkmadan önce bir anons yapılır: “Kabin basıncı alçaldığında yukarıdan oksijen maskesi düşecektir. Maskeyi önce kendinize sonra çocuğunuza takın.” Aslında mesele bu kadar basit. Çocuğa yardımcı olmak için kendini feda eden anne, ne çocuğuna ne de kendine yardım edebilir. Ruhsal açıdan sağlam bir anne, saçını süpürge etmeyen anne hem kendi yaşamını üretken biçimde sürdürebilir hem de çocuğuna model olabilir. Çocukları eşinizle ilişkinizin arasına da sokmayın. Paylaşımı olmayan çift ilişiklerinde ebeveynlerden birisi eşine yatırımı partnerine değil de çocuğuna yapmaya başladığında ilişkiler daha da karmaşık bir hal alabiliyor. Dördüncü taş ise içerisine doğduğunuz aileniz; anneniz, babanız ve kardeşleriniz. Zaman zaman büyük ailenin de sıralamada öne geldiği durumlar görüyoruz nitekim bu da işleyişi bozup kaosa sokuyor.

2015 saat 23:59 itibari ile aslında hayatlarımızda hiçbir şey değişmeyecek. Değişim istiyorsanız, tarihlere, saatlere ya da dış unsurlara bağlamayın kendinizi. İçinize bakın. Cevaplar orada. Dışarıdan gelen kısa hazlar yerine uzun vadeli yaşam coşkunuzu keşfetmeye odaklanın.

Benim de size yeni yıl hediyem birkaç ipucu olsun…

1.Geçmişi silmeye çalışmayın, geçmişle barışın.
2. Her şeyi kontrol edemeyeceğinizi kabul edin…

3.Mükemmel olma çabanız varsa onu bir kenara bırakın…
4. Hata yapabilir ve hatalarınızı kabul eder hale gelin…
5. Kendinize karşı acımasız eleştirilerde bulunmayın…
6. Gelecekle ilgili hayaller kurun…
7. Duygularınızı tanıyın ve onları doyasıya yaşayın, hissederek…
8. Sınır koymak nedir, bunun gerçek anlamını araştırın…
9. Affedin, affedin, affedin, sırtınızdaki yükler azalsın…
Geçmiş, şimdi ve gelecek hepsiyle bağlantıda kalın…
Mutlu olmak ayrıdır, hayatı içsel coşkuyla yaşamak ayrı. Bol coşkulu günler sizinle olsun.

Mutlu Yıllar.

 

Yorum Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir