DEĞİŞEN RUH HALLERİNE KARŞI NASIL DAVRANMALI?

5 Aralık 2014

Çocuğunuzun ruh hali her dakika değişiyor mu? Onun aniden değişen duygularıyla başa çıkmanıza yardımcı olacak yöntemleri yazımızdan öğrenin.

Anaokulu çağındaki bir çocukla yaşamak duygusal açıdan hiç kolay değildir. Çocuğunuz en sevdiği oyuncağıyla oynarken son derece mutludur, sonra ağabeyi onu elinden aldı diye çok sinirlenebilir ve ardından oyuncağı kırıldığı için çok üzülür. Sonuçta sadece birkaç dakika içinde gülücüklerden sinire, ardından da gözyaşlarına geçiş yapmış durumdadır ve tüm bu dram büyük ihtimalle sizi de duygusal anlamda ciddi şekilde yorar.
Neden küçük çocukların modları bu kadar aşırı uçlarda değişme eğilimindedir? Sebep onların duygularını yetişkinlerden daha derinden hissediyor olması değil. Uzmanlar anaokulu çağında ve daha küçük yaşta olan çocukların, duygularını toplumda kabul gören uygun çerçevede dışa vurmayı henüz öğrenmediğini ve bu nedenle de hemen kontrollerini kaybetme eğiliminde olduğunu söylüyor.
Çocuğunuzun duygusal gelişimi doğumuyla birlikte başlar. Yapılan araştırmalar yenidoğan bebeklerin sıkıntı ve mutluluk gibi duyguları hissedebildiklerini gösteriyor. Bir yaşına geldiklerinde ise neşe, üzüntü, kızgınlık ve korku gibi duyguları hissedebiliyorlar. Kıskançlık ve suçluluk duygusu ise genellikle iki yaş civarında ortaya çıkıyor. Hoş olmayan durumlarla başa çıkabilme becerisi ise erken yaşlarda ve kolaylıkla gelişmiyor.
İşte siz de tam bu sırada devreye giriyorsunuz. Bir ebeveyn olarak sizin işiniz, çocuğunuzun hissettiği şeyi anlamasına ve onunla uygun bir şekilde başa çıkabilmesine yardımcı olmaktır. Yapılan bir araştırmaya göre, bir çocuğun biraz yardımla hissettiği duyguyu isimlendirebilmesi, sinir sisteminin ciddi oranda yatışmasına yardımcı oluyor ve tabii bu da daha az sinir ve öfke krizi anlamına geliyor. Bunun uzun vadedeki yararları ise daha bile iyi. Çünkü yapılan araştırmalar, duygularını yönetebilen çocukların yaşıtlarıyla daha iyi anlaştığını, okulda daha başarılı olduğunu, ayrıca daha az her şeye karşı çıkma ve agresif olma eğiliminde olduğunu gösteriyor. Yazımız çocuğunuza kuvvetli duygularla nasıl başa çıkması gerektiğini öğrenmesi için yardımcı olacak. Ayrıca önereceğimiz yöntemleri de birlikte uygulayabilir ve işleri ikiniz için de çok daha kolaylaştırabilirsiniz.

Siniri yatıştırmak
Kızgınlık duygusu bir çocuk için başa çıkılması özellikle zor bir duygudur. Çünkü sinirlendiği anda vücudu adrenalin salgılamaya başlar, dolayısıyla kalp atışları hızlanır ve bu da saldırgan davranışlarda bulunmasına neden olur. Bu durumda ortaya çıkabilen vurma ya da ısırma gibi uygunsuz davranışları törpülemek ve düzeltmek için şu altı adımı sürekli olarak uygulamalısınız: 1. Çocuğunuzun adına, onun neye kızgın olduğunu söyleyin (“Ahmet kalemini aldığı için kızgınsın”). 2. Hissettiklerini onaylayın (“Biri benim bir eşyamı alsaydı ben de çok sinirlenirdim”). 3. Vurmanın (ya da tekmeleme ve ısırmanın) siniriyle başa çıkmak için doğru bir yol olmadığını açıklayın. 4. Davranışlarının karşısındaki insana kendini nasıl hissettirmiş olabileceğini düşündüğünü sorun. 5. Sergilediği davranışların bir sonucu olmasını sağlayın (yapmakta olduğu şeyi bırakmasını sağlamak ya da bazı haklarını kısıtlamak gibi). 6. Sakinleştikten sonra özür dilemesini sağlayın.
Bir çocuğun sinirini atmak için bir yastığı yumruklamak ya da ayaklarını yere vurmak gibi davranışlarda bulunması mantıklı bir yol gibi görünse de, yapılan çalışmalar aslında bunların tam tersi bir etkiye sahip olduğuna işaret ediyor. Uzmanlar bu tip davranışlarla çocuğun sinirinin daha da artacağını belirtiyor. Bir çocuğun kızgınlık duygularını atmaya çalışmasının en iyi yolu nispeten sakin aktivitelerde bulunmaktır. Mesela zıplayarak ayaklarını açıp kapamak gibi egzersiz tarzındaki aktiviteler, daha etkin şekilde negatif enerjisini atmasına yardımcı olabilir.

Şunu deneyin
Bir şeye çok kızdığı bir günün akşamında uyuma zamanı geldiğinde, onu sırt üstü yatırın. Gözlerini kapamasını söyleyin ve ellerini karnının üzerinde bitiştirmesini sağlayın. Ona yapacağınız şeyin kendisini rahatlatacağını ve hemencecik uykuya dalmasına yardımcı olacağını anlatın ve şu egzersizi yapmasını isteyin: Nefes aldığı sırada bir balonun havayla dolduğunu hayal etmesini söyleyin. Sonra birkaç saniye boyunca nefesini tutsun, ardından yavaşça versin ki balon yeniden küçülsün.

Korkuyla yüzleşmek
Köpekler, anaokuluna başlamak ya da kendisini yutacakmış gibi ses çıkaran elektrik süpürgesi ve o tür aletler gibi pekçok şey küçük bir çocuğu korkutabilir. Örneğin üç yaşındaki Büşra Demir’in de uçan haşerelerle çok ciddi bir problemi varmış. Büşra’nın annesi Meral Hanım, “Uçan bir şey gördüğünde kızım avazı çıktığınca çığlık atıyor” diyor. Uzmanlar bu tip korkuları ciddiye almanız gerektiğini çünkü onların çocuğunuz için son derece gerçek olduğunu söylüyor. Yani “Lütfen saçma davranma. Bu küçük hayvan sana zarar veremez” demek onun acısını onaylamadığınızı gösterir. Bunun yerine duyduğu endişeyi hafifletmeye çalışmalısınız. Mesela korkulabilir olan arılarla, müthiş güzellikteki kelebekler arasındaki, ikisinin de uçan, renkli hayvanlar olması ve çiçeklerin büyümelerine yardımcı olmaları gibi benzerliklere dikkatini çekebilirsiniz. Ayrıca “göster ve anlat” yaklaşımını da uygulamayı seçebilirsiniz. Bunun için çocuğunuza elektrik süpürgesinin bir mendil kutusunu bile çekemediğini gösterebilir ya da köpeklerin o kadar yüksek perdeden havlamasının sebebinin, bunun onların doğal iletişim şekli olması olduğunu anlatabilirsiniz.

Şunu deneyin
Yapılan bir çalışmaya göre okul öncesi yaş aralığındaki çocuklar, oyunvari ve tehdit edici olmayacak şekilde hayal edebildikleri şeylerden çok daha az korkma eğilimindeler. Bu bilgiden yola çıkarak çocuğunuzun, o çok korktuğu komşunun köpeğinin bir resmini çizmesini isteyin. Sonra resimdeki köpeğe upuzun kirpikler, sevimli ve renkli benekler ve diğer komik özellikler eklemesini sağlayarak köpeğin çocuğunuz için daha sevimli, dolayısıyla da daha az korkutucu hale gelmesini sağlayın. Büyük eser son halini aldığında, köpeğe komik bir isim verin ve birlikte kahkahalar atın. Çocuğunuz bir sonraki sefer komşunun köpeğini görüp korktuğunda ona yaptığınız resmi hatırlatın ve o komik isimli, komik görünümlü köpeğin kendisini incitmeyeceğini tekrarlamasını isteyin.

Kıskançlıkla mücadele
Kıskançlık anaokulu çağındaki ve daha küçük çocuklarda görülmesi doğal bir duygudur ancak çocuğunuzun ne hissettiğini anlayabilmesini beklemeyin. Yüksek ihtimalle küçük kardeşi daha çok ilgi gördüğü ya da arkadaşının kendisine ait bir odası varken kendisi odasını kardeşiyle paylaşmak zorunda olduğu için kızgın ya da üzgün olduğunu söyleyecektir. Bu durumda çocuğunuzun kıskançlık duyduğu sizin için gayet açık olsa da, onun kendisini daha iyi hissetmesini sağlamak kolay olmayabilir. Hissettiklerini anladığınızı belirterek işe başlayabilirsiniz: “arkadaşın gibi senin de kendine ait bir odan olmasını istediğini biliyorum ve bu da arkadaşını biraz kıskanmana neden oluyor”. Ardından bu duyguyu biraz hafifletmek için bazı çözümler getirin. Mesela çocukların odasını bir bölmeyle ayırmayı deneyebilir ve böylece kendisine ait bir alana sahip olmasını sağlayabilir ya da odayı sadece onun kullanabileceği bazı zaman aralıkları belirlemeye yönelebilirsiniz. Eğer yeni doğan kardeşini kıskanıyorsa, ona bebeklerin, kendileri için büyük çocukların yapabildiği hiç birşeyi yapamadığını anlatın. Sonra çocuğunuzla geçirmek için düzenli bir zaman aralığı belirleyin ve bu zamanı atlamamak için elinizden geleni yapın. Bu, ona sizin için hala öncelikli olduğu duygusunu verecektir.

Şunu deneyin
Sakin bir zamanında birlikte, çocuğunuzun minnettar olması gereken şeylerin bir listesini yapın (arkadaşlar, güzel bir ev, onu seven bir aile, yiyecek yemek v.b.). Ve kıskançlık duyguları yeniden kendini gösterdiğinde bu listeyi okuyun. Ayrıca onu artık kendisine küçük gelen kıyafetlerini ve büyüdüğü için artık oynayamadığı oyuncaklarını ihtiyacı olan insanlara verilmek üzere bir kutuya koymasına teşvik edin. Ona bazı çocukların oynayacak oyuncakları, giyecek kıyafetleri ve hatta bir evlerinin bile olmadığını anlatın.

Suçluluk duygusundan kurtulmak
Üç – dört yaşlarına geldiği zaman çocuğunuzun vicdan duygusu gelişmeye başlar. Kimse onu görüp duruma şahit olmasa bile, yüksek ihtimalle yaptığı yanlış birşey için kendisini yine de kötü hissedecektir. İstanbul’da yaşayan Nalan Akın, mutfak penceresinin kenarında bir puzzle kutusu bulduğunda, kızı Rana onu kimin oraya koyduğunu bilmediğini söylemiş. Ama ertesi gün küçük kız gözyaşlarına boğularak, oraya yanlışlıkla süt döktüğünü ve bunu saklamak için kutuyu kullandığını itiraf etmiş. Nalan Hanım, bu olay nedeniyle kızının kendini çok kötü hissettiğini söylüyor.
Bu durumda dökülen süt yüzünden ağlamak iyi birşey. Çünkü bu, küçük kızın doğru ve yanlış kavramlarının geliştiğinin göstergesi. Yapılan bir çalışmaya göre, doğru davranmadıkları zaman suçluluk duyan çocuklar, okulda davranışlarını daha iyi kontrol edebilme becerisine sahip oluyor. Uzmanlar pişman olmanın bir çocuğun davranışlarının sonuçlarının farkına varmasını sağladığını ve böylece aynı hatayı tekrarlama olasılığının düştüğünü belirtiyor.
Çocuğunuzun hissettiklerini tanımlama yoluna giderek suçluluk duygusu üzerinde çalışabilirsiniz. “Bana olanları anlatmadığın için kendini kötü hissediyorsun” diyebilir, ardından “Her zaman doğruları söylemelisin” diyerek neden yaptığının yanlış bir davranış olduğunu anlatabilirsiniz. Sonrasında gelecek sefer böyle birşey olduğunda kullanması için daha iyi bir yol önermeyi deneyin: “Bir dahaki sefere birşey döktüğünde bana hemen söyle. Böylece temizlemesi daha kolay olur”. Durumun telafisi için de çocuğunuza sütün döküldüğü yeri birlikte temizlemeyi önerebilirsiniz.

Şunu deneyin
Ahlaki mesajlar içeren kitaplar, dürüstlük ve suçluluk duyguları üzerine bir konuşma başlatmak için idealdir. Okuduğunuz sırada durabilir ve çocuğunuza kitaptaki kahramanın yerinde o olsaydı ne yapmayı seçerdi diye sorabilir ya da “Sence yalan söyledikleri zaman kendilerini nasıl hissetmişlerdir?” diyebilirsiniz.

Üzüntüyü hafifletmek
Anaokulu çağındaki bir çocuğun hayatında da başa çıkması zor olabilen kendine göre sıkıntılar vardır. Mesela bir oyun günü iptal olabilir ya da sınıfta konuşurken yakalandığı için başı belaya girebilir. Küçük bir çocuğun üzüntüsü genelde çabuk geçer ama bazen daha uzun sürdüğü de olabilir. Dört yaşındaki Melisa Demir yeni aldığı yüzüğünü okulda kaybettiğinde bu onu derinden yaraladı. Annesi Semra Hanım, “Bu durumun üzerinden haftalar geçti, ama Melisa hala arada sırada yüzüğünü hatırlayor ve gözleri doluyor” diyor.
Çocuğunuz kendisini üzgün hissettiğinde, onun dikkatini başka yöne çekmeye çalışmayın. Bunun yerine ona çocukluğunuzda yaşadığınız ve sizi üzen bir olayı örnek verebilirsiniz: “Bir keresinde oyuncak ayımı kaybetmiştim ve kendimi sürekli ağlamaktan alıkoyamamıştım.” Elini tutun, ona sarılın ve arada bir birşey konusunda üzülmenin normal olduğunu anlatın. Ardından onu neşelendirmek için fikirler üretin. Mesela değişik kostümler giymek veya oyuncak mücevherlerini takmak ona eğlenceli gelebilir.

Şunu deneyin
Akşam yemeğine oturduğunuzda, o gün sizi mutlu eden ve üzen iki olayı anlatın. Ardından çocuğunuzdan da aynı şeyi yapmasını isteyin (küçük çocuklar spesifik olayları hatırlamak ve kendilerini ifade etmek için biraz yardıma ihtiyaç duyabilirler). Bu yöntem çocuğunuzun duygularını isimlendirebilmesine ve kendisinin hissettiği şeylerin başkalarının hissettikleriyle aynı tip duygular olduğunu anlamasına yardımcı olacaktır. Bu da onun duygularını kontrol edebilmesine yardım edebilmek için atmanız gereken ilk kritik adımdır.

Mod değişiminden fazlası
Küçük çocukların duygularını yoğun yaşaması normaldir. Ama eğer genellikle üzgün görünüyorsa ya da üzgünlükle mutluluk duyguları arasında kısa aralıklı geçişler yapıyorsa, bu duygu durumunda bir problem olduğunun habercisi olabilir. Uzmanlar çocuğunuzun en az iki hafta boyunca her gün şu semptomlardan bir ya da daha fazlasını göstermesi halinde onu bir akıl sağlığı uzmanına göstermenizi öneriyor.

* Görülmeyen hastalıklarla ilgili sürekli şikayet (“Anne başım ağrıyor”)
* Genellikle bağırma ve öfke nöbetinin eşlik ettiği hırçınlık, agresyon ve karşı gelme hali
* Gelecek, hastalıklar veya ölüm konularında aşırı korku duyma
* Arkadaşlarıyla oynama ya da eğlenceli aktiviteler için istek kaybı (doğumgünü partisine gitmek gibi)
* Davranışlarda gerileme (tuvalet eğitimini çoktan almış olmasına rağmen yeniden yatağını ya da altını kirletmeye başlamak gibi)
* Aniden başlayan uyuyamama ya da uykuda kalamama sorunu

Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir