ÇOCUĞUNUZ NELER ANLIYOR

30 Kasım 2014

Çocuklar, büyüklerin arasındaki sohbetlere katılamıyor olsalar da, aslında sandığınızdan çok daha fazla şey anlıyorlar.

Özellikle çocuklar küçükken, onların yanında hemen her şeyi konuşuruz. Çocuğumuz arkadaşlarıyla oynarken onu diğer çocuklarla kıyaslarız; akşam yemeği sırasında onunla ilgili gün boyunca olan biten bir sürü şeyi anlatırız. Çocuğunuz henüz 1-2 yaşlarındaysa, zaten günün çoğunluğunda sizin yanınızda olacağından, çocuğunuzu kendisi hakkında yapılan konuşmalardan korumanız ve konuşmaları sadece onun uyuduğu saatlere saklamanız neredeyse imkansız olacaktır. Anne-babalar, küçük çocuklar yapılan konuşmalara katılmadıklarından ve o sırada herhangi bir tepki göstermediklerinden, çocuklarının neler konuşulduğu ile hiç ilgilenmediğini düşünebilirler. Ancak uzmanlar gerçeğin böyle olmadığını belirtiyorlar. Bebekler, daha çok küçük yaşlardan itibaren özellikle televizyondaki reklamları izlerken ve büyükler yanlarında konuşurken, iyi birer dinleyicidirler. Her ne kadar, konuşmalara dahil görünmeseler de, sandığımızdan çok daha fazla şeyi anlarlar.
1-2 yaşlarında çocukların, dil becerileri açısından, algılama yetileri ile ifade yetileri arasında büyük fark vardır. Çok karmaşık konuşmaları bile sizin düşündüğünüzden daha önce anlamaya başlarlar.

SİZİ ANLIYOR
Bebekler, 4,5 aydan itibaren isimlerini tanımaya, dolayısıyla yapılan konuşmalarda, kendileri hakkında bahsedildiği anlamaya başlarlar. İnsanların kızması, kızgın olması, yüksek sesle konuşulması, sevilen birinden bahsedilmesi, heyecanlanılması, hatta daha hızlı ya da nefes alınması gibi hem olumlu hem de olumsuz bedensel ve sosyal ipuçlarını 14 aylık olduktan sonra, doğru yorumluyor hale gelirler.
Diğer bir deyişle, aslında çocuğunuzun yanında neleri söylediğinizin ötesinde, nasıl söylediğinizle ilgili olan alt mesajlar bile, küçük çocuğunuz tarafından kolaylıkla anlaşılabilir. Örneğin bebeğinizin altını değiştirirken, sakin ve sevecen bir ses tonuyla konuşursanız, bebeğiniz de, kendine dair olumlu bir izlenim edinecektir. Ama kızgın bir şekilde konuşursanız, sesinizin tonundan bunu da hemen anlayabilecek gelişim düzeyine erişmiştir.

DİL GELİŞİMİ
Bebeklerin çoğunluğu 1 yaşından hemen sonra, yaklaşık 50 kelime biliyor olurlar. Anne, köpek, abla, mama gibi, insanlar ya da eşyalarla ilgili basit kelimeler, genellikle ilk öğrendikleri kelimeler olurlar. Sonrasında da, birkaç ay içinde, basit fiilleri öğrenmeye başlarlar. 18-21. aylar arasında da, uzmanların “dil gelişiminde patlama dönemi” olarak adlandırdıkları, son derece hızlı gelişen bir öğrenme dönemi başlar ve bebekler her gün ortalama 9-10 yeni kelime öğrenebilirler. Aynı dönemde, kelimelerin söyleniş sıralamalarının, söylenen şeyin anlamı üzerindeki etkisini de anlarlar. Bu noktadan sonra, çocuklar sadece neden bahsettiğinizi ve nasıl bir tutumla bahsettiğinizi değil, tam olarak ne demek istediğinizi de anlar hale gelirler. Örneğin küçük çocuğunuzun gidip sokak köpeğini öpmesini bir şikayet şeklinde arkadaşınıza anlattığınızda, çocuğunuz artık sadece neden bahsettiğinizi anlamakla kalmayacak, kötü bir şey yaptığını düşündüğünüzü de anlayacaktır.
Peki bu durumda çocuklar odadayken, her söylediğimizi kısa kesmemiz ya da kapalı kapılar ardında mı konuşmamız gerekir? Tam olarak böyle olmamalı. Sonuçta çok uç noktalarda olmamakla birlikte, onun hakkında konuşmamız, iyi ya da kötü, onunla ilgilendiğimizi de gösterir ve çocukların her koşulda en sevdikleri şey, ilgi görmektir.

ONU KONUŞMAYA DAHİL EDİN
Çocuğunuz hakkında yaptığınız konuşmalar, olumlu da olsa, yine de yanında o yokmuş gibi konuşmanız, onu pasif bir dinleyici konumuna sokacak ve ona bunun dışında bir şey öğretmeyecektir. Çocuğunuzu da yaptığınız konuşmalara dahil etmeniz, dil gelişimini ve diğerleri ile etkileşim içinde bulunma becerilerini artıracaktır. Bu yüzden eşinize gün içinde neler yaptığınızı anlatırken bile, “Babası bugün ne yaptı biliyor musun?” demek yerine, “Hadi gel babana yaptığımız hamurdan evi anlatalım” diyerek, onu da konuşmaya dahil etmeniz, çocuğunuzun sosyal gelişimi açısından daha verimli olacaktır.
Özellikle çocuğunuzun duyabileceği bir durumda söylediğiniz olumsuz şeyler konusunda dikkatli olun. Çocuklar devamlı olarak kendileri ile ilgili “Bizim kız/oğlan çok içine kapanıktır,” ya da “Çok yaramaz, çok!” gibi cümleler duyarlarsa, uzun süreler bu etiketlere uygun davranır, sonrasında yetişkinliklerinde de, bu etiketlerden izler taşıyabilirler. Yapılan pek çok araştırma da, çocukların anlamını bilmeseler ve kendileri kullanmasalar da, pek çok kelimeyi ve ifadeyi anlamaksızın öğrendiklerini ve sonraki zamanlarda, söylenenleri parça parça anlamlandırdıklarını göstermiştir. Bu nedenle, bir bebek daha ilk aylarından itibaren “huzursuz” kelimesini sık sık duyar, bunun kendisi için söylendiğini hissederse, bunu ileriki aylarda anlamlandırabilir ve kişiliğinin bir yanıymışçasına taşımaya başlayabilir.
Kısacası, çocuklarımız hakkında kurduğumuz cümlelerde, onlara nasıl etiketler yüklediğimiz konusunda dikkatli olmalıyız. Bizim yanımızda, biz yokmuşçasına, hakkımızda konuşulmasını nasıl istemezsek, biz de onun önünde bu şekilde konuşmadığımızdan emin olmalıyız. Sonuçta, ne kadar küçük olsa da, o da duyan, hisseden ve düşünen bir insan…

Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir