Fatih Türkmenoğlu

6 Şubat 2015

BUGÜN GÜNLERDEN ‘TATİL’ OLSUN!

Yataktan çıkasım yok bugün. Karanlık günlerden. Sadece dışarısı değil, içim de kapkara. Pek olmam böyle; ama geçen sevimsiz yılın ağırlığı, tamamlanması gereken dağ gibi işler, genel isteksizlik halimle birleşti; hayat, tonlarca ağırlık olup omuzlarıma oturdu sanki.
Yaşamak bazen gerçekten de çok zor. İnsan dayanmak için özel bir neden, bir renk, bir amaç arıyor. Niye bunca işin, sorumluluğun altına giriyorum, boşver her şeyi, gibilerinden düşünceler esiyor kafamda.
Yok, bugünlük spor, iş, kitaplarım, yazılar bir köşede kalsın. Ben yataktan çıkmayacağım. Televizyonu bile açmam, müzik dinlemem, gazete okumam. Tavanlar, bazen en renkli projektörden daha keskin gerçekleri yansıtmaz mı? İşte ‘bir ben, bir kendim’ halindeyim…
– Babaaaa, kitap okur musun bana?
Mira bugün okula gitmedi. Hafif ateşi var, durumu daha kötüleşmesin diye ilaçlarını verdi annesi, herhalde kahvaltısını da yapmıştır.
– Dadaaa, hadi!
Bana ‘dada’ demek yeni eğlenceleri. Beni de hafiften eğlendirmiyor değil…
– Bunu da, bunu da oku. Hepsi prenses hikayesi olsun… Ama ben prens istemiyorum, hep burada kalacağım…
Benim hassas noktam olduğunun farkında maymun. “Senden başka sevemem kimseleri” diyor durmadan. Aurora gerçek aşkın öpücüğüyle uyanıyor, Mimi ‘ama ben prens istemem’ diyor. Cindrella dillere destan düğünle evleniyor, bizimki ‘ben düğün olmam’ buyuruyor. Ariel insana dönüşüp hayatının prensiyle dans ediyor, Mira “Ben hep seninle, sadece seninle dans ederim dada”yla beni tam 12’den vuruyor.
Yavaştan canlandığımı hissediyorum. Okurken daha bir heyecanlı, tiplemeli, role girerek okuyorum. Kahkahalar odaya doluşuyor. İki saatin ve beş kitabın sonunda, bugünü tatil ilan etmenin zevkiyle, mutfağa dalıyoruz. En sevdiğimiz krep, çikolata kreması, helva ve reçellerle, krallara, prenslere ve prenseslerle layık bir brunch’la günü taçlandırıyoruz.
Şimdi dönüp bakıyorum da, iyi ki öyle yapmışız. İyi ki sonrasında beraber ev alışverişine gitmişiz, birkaç prenses dergisi daha almışız, kendimize fast food zincirinde ikinci bir ziyafet çekmişiz…
Hayat, ancak böyle özel anlarla çekilir değil mi? Geriye kalacak anılar, anlatılacak en değerli hikayeler, unutulmayacak günler, gözleri parlatacak, bazen özlemle, bazen sevgiyle yaşartacak hatıralar, en çok böyle beklenmedik günlerde saklı, değil mi?

Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir