Çocuk kurslarından itinayla uzak durulur- Fatih Türkmenoğlu

1 Kasım 2016

fatih_turkmenoglu

İstanbul’daki çocuk kurslarının pahalılığı, beni her tür hafta sonu aktivitesinden soğutan ilk neden. Çileden çıkıyorum. Hayır, ben zor para kazanan, parasının değerini almak isteyen bir kişiyim desem, yine aklım çıkışmıyor. Eviriyorum, çeviriyorum, hesaplıyorum, yok, hep aynı sonuç: Çok pahalılar yahu. Evet anlıyorum, vergiler, çalışanların sgk’ları, faturalar, yer kirası, reklam bütçesi falan; ama yine de bu paralar beni yerimden zıplatıyor. İstanbul’un yüksek kirasının sorumlusu olmaktan bıktım usandım. 6 bin TL yıllık bale ücreti, 150 TL bir saat piyano, 200 TL tenis; pardon, n’oluyoruz birader demek istiyorum. Ayrıca kötüler. Velilere bir güleryüz, bir eda, bir çalım; çocuklar lay lay lom içinde, görünürde mutlu, ama sonuçta çocuklar hiçbir şey öğrenmiyorlar. Hani işin sonunda bir Rus veya Çin disipliniyle uçan, lastik gibi bükülen, piyano tuşlarıyla dans eden çocuklarımız olmuyor.
Ama biz ne yapıyoruz? Aman çocukların sosyal gelişimi, farklı renklerin tanınması, beynin gelişmesi fasfasalarıyla oradan oraya taşıyoruz onları. Hem de İstanbul trafiğinde. Hem de bu yağmurda, her yerdeki bitmeyen ve tükenmeyen inşaat çamurunda. Israrla, inatla, çocuklarımız ille de gelişecek tutturmasıyla.
Gidiyoruz, o da ne, park yeri yok. Arka sokak, yan taraftaki avm parkı, dön dolaş, bulursan bir ispark görevlisine rica minnet arabayı bırak. Hadi cepten çıktı bir de park parası.
Gittin, bekledin bir saat. Havasız, kötü, kalabalık bir salonda; varsa çok büyük şans, o da ayrı mesele. Bir köşeye sığıverirsem kendimi piyango bulmuş hissediyorum bazen bu durumlarda. Genelde birkaç kadın sohbet ederken, bir gazete bulursam okurum, olmadı biraz telefonla oyalanırım. Yanımda bir kitap varsa sayfalarında biraz vakit geçiririm. Sonrasında yine kötü hava, yine trafik, eve ulaşana kadar bir haftasonu trafiği gerginliği doğal olarak.
Eve gelince de iş bitmez. Kıyafetler değişecek, aktivite çantası hazırlanacak, kirliler yıkanacak…
Yok, burada bir yanlış var. Gerçek bir eğitim değil bu. Yani ben artık yanlış olduğunu düşünüyorum. Küçük şehir ve kasabalardaki belediyelerin sunduğu bedava ve gerçek çocuk ek eğitimlerine çok gıpta ediyorum. Adına eğlence dense, farklı bir yerde konumlandırırım. Çocuk bir sene tenise gidip raketi tutamıyorsa, velinin cebinden 5 bin TL çıkmışsa, burada büyük bir hata var bana göre. Ha, çocuk son derece kabiliyetsizdir, o ayrı konu. O zaman da beş ders sonunda bunu gören, gözlemleyen öğretmen, veliyle konuşup vakit harcatmaz aileye. Bütçelerini daha fazla zorlatmaz, onları dilleri dışarıda bırakmaz.

yazar_fatih
Ne şımarık çocuk, ne egosantrik ebeveynler, ne sallapati bir kurs göresim var. Herkesin ihtiyacı olan şey, çok çalışmak. Rahmetli Sakıp Sabancı’nın çok kullandığı sözdü: Çalışmak, çalışmak, çalışmak. Eski komünist Rusya disipliniyle müzik öğreten, bunu da minnacık bir bütçeyle gerçekleştirebilen bir merkez arıyorum. Lüks istemem. Gereksiz pohpohlamalardan hoşlanmam. Çocuğum çalışsın, öğrensin, gelişsin; bunu göreyim, yeter.
Yoksa, biz sokaklarda çok güzel vakit geçiriyoruz. Farklı şeyler tanıyoruz, spor yapıyoruz, filmler seyrediyoruz. Sınırları zorlayıp kendimizi geliştiriyoruz. Gerçek hayatın içinde, gerçek aktivitelerle gelişiyoruz bana göre.
Ha, diğer taraftan da kopamıyoruz, bizim yapımıza en uyabilecek bir yerler bulmadık değil. Çocukları hepten mahrum bırakmaya gönlümüz de elveremiyor bir türlü. Yıllardır gittiğimiz dans, müzik dersleri de devam ediyor bir yandan…
Yine de bunları yapmamız şart mı diye sürekli sorup duruyorum işte.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir