Yemek seçen çocuklar – Yasemin Üstay Tekin

3 Ocak 2018

Günümüzde herkes çocuğunun iştahsız olduğunu düşünür oldu. Peki, gerçekten “iştahsız çocuk” ya da “yemek seçen çocuk” kime denir?  

Yemeği yemektense onu keşfetmekle daha meşgul olan, yemeklerinden şikâyet eden ve onlara burun kıvıran, yeni yiyecekler denemek istemeyen, değişik formdaki ya da renkteki yiyecekleri reddeden, uzun bir süre sadece belirli bir iki yiyeceği (köfte-pilav gibi) yemek isteyen, oyun oynamayı yemek yemeğe tercih eden, yemeklerini saklayan, atan ya da masanın altından kedisine yediren, ya da sebze, meyve, protein gibi bir yiyecek grubundan kaçan, ve buraya kadar saydıklarıma benzer davranışlar sergileyen çocuklara “yemek seçen çocuk” denebilir.

Böyle çocuklar, halk arasında, seçici, iştahsız, hatta “zor çocuk” olarak da adlandırılır. Bir kısmı büyüdüklerinde de böyle olmayı sürdürürken, kimisi ise zaman içinde yeni zevkler edinerek, değişik mutfaklarla tanışarak, farklı arkadaş ve aileleri örnek alarak, hayattaki deneyimleri ve algıları ışığında, farklı lezzet arayışları geliştirebilirler. Hatta bir takım U dönüşleri bile yapabilirler. 

Peki, çocukların seçiciliği geçer mi?

Yemek konusunda “seçici” olmanın ilk yaşları genelde okul öncesi dönemdir. İlkokul çağıyla birlikte, seçicilik yavaş yavaş azalmaya başlar.

Ancak, yemek istemediği halde, yemeğe zorlanan çocuklarda, yukarıda da belirtildiği gibi, söz konusu seçiciliğin yıllara yayıldığını görebiliriz. Çocuğu istemediği şeyleri yemeğe zorlamak, ileriye dönük olumsuz davranışları tetikleyebilir ki, böylesine istenmeyen bir sonuca asla mahkûm değiliz.

İştahsızlık ne zaman bir probleme dönüşür?

Eğer çocuğunuz zaman içerisinde büyüme göstermek yerine, kilo veriyor,  sürekli kusuyor, mide ağrılarından şikâyet ediyor, bazı yemeklere alerjik reaksiyonlar gösteriyorsa ya da siz onun sağlığında bir terslik olduğunu fark ediyorsanız hiç gecikmeden, doktorunuza başvurmanız doğru olur.

Yemek seçen çocuklar için en etkili yöntemler ya da yaklaşımlar nelerdir? Mesela, ters psikoloji işe yarar mı? 

Şunu hiçbir zaman unutmamak gerekir: Çocuk bir bireydir. Savunma kalkanları zayıf olmakla birlikte, algıları oldukça açıktır. Bu kişiye özgü donanımları ışığında onun da bir şeyleri sevmemesinden, reddetmesinden daha doğal bir şey yoktur.

Çocuğun sevmeme ve reddetme hakkındaki doğallığı ne kadar çabuk görür ve kabul edersek, ters psikolojilere, sonuçsuz mücadelelere, uykusuz gecelere de o kadar hızla son verir, çocuğumuzla iletişim kanalları açık, keyifli ve keşifli sofralara oturmaya başlarız.

Etkili yöntemlere gelecek olursak, mesela işe sabırlı olmaktan başlamak gerek. Yemek seçen bir çocuğu olan uzun bir yoldadır ve en önemli vasıf da sabırdır! İkinci olarak, çocuğunuzun az yemesinden kendinizi suçlu hissetmeyin. Türk toplumunda, kendini suçlu hissetme eğilimi büyüktür ancak hiç böyle düşünmeyin. Dedim ya çocuğunuz da bir birey, ve işte bu akşam balık yemek istemiyor!!! Neden zorluyoruz ki, bazen bizde istemiyoruz…

Bir başka fikir de işin içine biraz macera ve eğlence katmak. Benim evimde çok işe yarıyor. İlla zorlamalardan oluşmasın yemek. Sunumlarınızı güzelleştirin, beraber market alışverişi yapın, beraber yemek yapın, ellerini kullanmasına izin verin, ona saygı duyun, yemekleri elleriyle de test etmesine ve bir parça kirlenmesine izin verin. Biraz rahat ve yaratıcı düşünün yani… Sonra, yemekler ile ilgili kitaplar okumak da çok etkili bir yöntem. Mesela, Eric Carle’ın “Aç Tırtıl” kitabı bu konuda bir klasik ve bence herkesin evinde olmalı! Çocukların bu kitap sayesinde denemek istediklerini görünce şaşırırsınız.

 

Yorum Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir