AĞZINIZDAN ÇIKANI KULAĞINIZ DUYSUN

5 Aralık 2014

Çocuğunuza söylediklerinizin bazen onun üzerinde ne kadar büyük bir etki yapabileceğini tahmin bile edemezsiniz. İşte size aklınızdan çıkartmamanız gereken birkaç nokta ve çocuğunuza söyleyebileceğiniz en iyi ve en kötü beş cümle…

SÖYLENEBİLECEK EN İYİ 5 CÜMLE

1. Lütfen bir karar ver.
Çocuğunuza bir şeyi yapmasını veya yapmamasını söylerken bu cümleyi kullandığınızda onun kendi hareketlerinden sorumlu olduğunu belirtmiş olursunuz. Örneğin, ona ve arkadaşına oyun oynarken çok gürültü çıkarttıkları zaman susmalarını söylemek yerine “Lütfen bir karar verin; ya sessizce oynayın ya da dışarı çıkın” deyip beş dakika sonra hala gürültü çıkartıyor olurlarsa “Evet görüyorum ki; dışarı çıkmaya karar verdiniz” diyebilirsiniz. Bunu yapmanız çocuğunuza sadece sebep sonuç ilişkilerini göstermenize yaramaz, aynı zamanda sizi kötü polis rolünden de çıkarır. Bu sayede çocuğunuz sonucunu göğüslemeye hazır olduğu an bir karar verdiğinin farkına net olarak varır.

2. Seni seviyorum ama bu davranışın hoşuma gitmedi.
Çocuğunuza disiplin vermeniz gerekiyorsa, kötü davranışın onu kötü bir çocuk yapmadığını göstermek için davranışla davranışı gösteren kişiyi birbirinden ayırmanız gerekir. Memnuniyetsizliğinizi belirttiğiniz cümlede onu sevdiğinizi de söylüyor olmak size de disiplinin amacının çocuğunuzu cezalandırmak değil, doğru davranışa yöneltmek olduğunu hatırlatacaktır. Bunu uyguladığınızda daha sakin duracak ve daha az bağıracaksınız.

3.Sorunumu çözmek için yardımına ihtiyacım var.
Çocuğunuz sizi rahatsız edecek bir şey yaptığında -yemek boyunca mızmızlanmak ve yemeğiyle oynamak gibi- bu durumu sanki sorunu olan sizmişsiniz gibi sunun. Ondan bir çözüm bulmasını isteyin. Bu sayede kendisini yardımın ihtiyaç duyulan biri gibi hissedecektir. Eğer tek çözümün bu davranışı tamamen bırakması olduğunu düşünüyorsanız, bunu yapmamayı nasıl hatırlayacağına dair birlikte beyin fırtınası yapabilirsiniz.

4. Ona aslında ne demek istedin?
Çocuklar çok kızdıklarında “İğrenç bir insansın” veya “Senden nefret ediyorum” gibi cümleleri rahatlıkla sarf edebilirler; çünkü o anki kızgınlıklarıyla tek düşünebildikleri şey budur. Fakat çocuğunuza biraz daha derine bakması ve onu tam olarak neyin bu kadar kızdırdığını keşfetmesi konusunda yardımcı olabilirsiniz. Ona “Arkadaşın senin hakkındaki bir sırrı başkalarına söylediği için mi kızgınsın?” gibi sorular sorarak önerilerde bulunabilirsiniz. Çocuğunuz duygularıyla temasını artırdıkça onları başkalarına iletmek konusunda da siz çevresinde olmasanız bile daha iyi beceriler sergileyecektir.

5. Farklı insanların farklı ihtiyaçları vardır.
Çocuğunuz o çok iyi bildiğiniz cümleyi (Ama haksızlık bu!) yine sarf ettiği zaman ona herkese aynı davranışı göstermek gerekmediğini açıklayabilirsiniz. Şu yargı “haklı” olanla ilgili oldukça yerinde bir yargıdır “Çocuklarınızdan birinin gözleri bozulduysa, adaletli olsun diye diğerine de gözlük almazsınız. Çocuklarınızdan biri ayakkabılarını eskittiyse, bu diğerine de ayakkabı almanız gerektiği anlamına gelmez. Tıpkı bir çocuğunuz kulak iltihabı geçirmesinin her ikisine de antibiyotik vermeniz anlamına gelmeyeceği gibi.”

SÖYLENEBİLECEK EN KÖTÜ BEŞ CÜMLE
1. Yaşına uygun davran.
6 yaşındaki oğlunuz istediğini almadığınız için ağlıyor veya 4 yaşındaki kızınız otomobil güvenlik koltuğunda sürekli ayağa kalkmak istiyorsa, zaten yaşlarına göre davranıyorlar demektir. Çocuklarımız yaşlarından daha olgun davranışlar gösterdiklerinde çok mutlu olsak da, gerçek şudur ki, içinde bulundukları yaşlar onların inatçı, bencil ve düşüncesiz olmalarını gerektirir. Birçok anne baba bu gerçeği göz ardı eder; çünkü –hadi şimdi bununla yüzleşin- çocukça davranışlar bunaltıcıdır. Fakat çocuğunuza yaşına uygun davranmasını söylediğiniz zaman neden öyle davranıyor olabileceğini hiç irdelemeden kör bir eleştiri sunmuş olursunuz. Bunu söylediğinizde tek odağınız onun davranışının sizi nasıl etkilediğidir. Bunu yapmak yerine onun duygularına odaklanıp tepkilerinizi bunlara göre belirlemeye çalışın. “Çok kızgın görünüyorsun” veya “Böyle bir şeyin olması çok üzücüdür; farkındayım” gibi.

2. Sadece şaka yapıyordum.
Çocuğunuzla şakalaşmanın mizah duygusunu geliştirmek için zararsız bir yol olduğunu düşünseniz de “Yakında kendini de unutacaksın” gibi şakalaşmalara inanmaya çok meyillidir. Anne babalar ne düşünürse düşünsün, çocuklarla eğlenmek onları diğer çocukların alaylarına, çocukları dövmenin onları dövüşlere hazırladığı kadar hazırlar. Anne ve babalar olarak göreviniz, hakaretleri mizah kılığına sokabilecek kadar zeki ve hazırcevap ayrıca sevgi dolu ve destekleyici olmaktır. Gerçekten söylemek istemediğiniz bir şeyi söylemeyin.

3. Neden sen de ağabeyin/ablan/kardeşin gibi olamıyorsun?
Bu tür karşılaştırmalar çocuklara kendilerini ikinci sınıf vatandaş gibi hissettirmenin ve kardeş kıskançlığını ateşlemenin en kesin yoludur. Bu cümleler onun ödevlerini ablası kadar hızlı yapmasını veya abisi gibi basketler atmasını sağlamaz; sadece çocuğunuzun özgüvenini azaltır. Ona ne kadar çok yeterince iyi olmadığını söylerseniz, buna o kadar inanır. Çocuklarınızın güçlü ve zayıf yanlarını kabullenip onların her birini kendi davranışlarına odaklanmaya teşvik etmek daha doğru bir tutumdur.

4. Koşma, düşersin.
Çocuğunuzu korumak yönündeki tüm iyi niyetlerinize karşın bu tür uyarılar onun takılıp düşme olasılığını artırır. Bu cümlenin altında yatan mesaj çocuğunuzun düşmesini beklediğinizdir ki; bu da bağımsızlığını kazanmak için çok çalışan bir çocuk için oldukça cesaret kırıcıdır. Bunun yerine “Dışarı çıkmadan önce ayakkabılarının bağcıklarını bağlamış olduğundan emin ol” demeyi deneyin. Bunu diyerek onun sakarlığı değil bağcıklarla ilgili konuşmuş olursunuz. Bunun dışında ne kadar fazla gerçeğe dönüşmeyen uyarı (“Dikkat et yoksa kolanı dökeceksin”) verirseniz, çocuğunuz bunları sizin neden bahsettiğinizi bilmediğinizi düşünerek o kadar duymazdan gelir.

5. Ben az önce ne dedim?
Kesinlikle cevabı biliyorsunuz. Bu imalı soru gerçekte inceltilmiş ve üstü kapalı bir suçlama içerir. Ve eğer çocuğunuz “Ceketini nereye attın sen?” gibi benzer bir soruya cevap verirse sadece akıllı geçinen bir budala gibi görünür. Çocuğunuzun ondan istediklerini yapmaması konusunda rahatsızsanız, böyle söyleyin: “Bunu üç kere tekrarlamış olduğum için çok sıkıldım; ama bir kere daha söyleyeceğim—Ceketini as” gibi.

ÇOCUĞUNUZUN ÖZGÜVENİNİ GELİŞTİRİN
Çocuğunuzun özgüveni, hayatı boyunca kişiliğini ve tüm davranışlarını belirleyecek çok önemli bir yaşam becerisidir. Hem bu yaşlarda hem de ileriki yaşlarda çocuğunuzun sosyal becerileri, cesareti ve bağımsızlığı özgüveni ölçüsünde gelişir. Özgüven çok küçük yaşlardan itibaren kazanılan bir özelliktir ve bu konudaki başrol ailelerdedir. Çocuğunuzun özgüvenini geliştirmek ona yaşamda önemli bir yeri olan ve değerli bir birey gibi hissettirmenizden geçer. Hepimiz dünyayı ve hayatı ailemizde algıladıklarımızı modelleyerek algılıyoruz. O yüzden ona her sözünüz ve davranışınızla onu sevdiğinizi, sizin için değerli olduğunu, bazı hatalar yapsa bile bu durumun değişmeyeceğini hissettirmeye özen gösterin.

Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir