Einstein’ın kızına yazdığı mektubu okudunuz mu?

11 Temmuz 2017

Albert Einstein… Hiç tartışmasız çağımızın en önemli bilim insanı. Onun Özel Görelilik ve İzafiyet Teorisi, kütle–ışık–zaman ilişkisi, hepsinin ötesinde evrenin nasıl var olabildiği gibi konular üzerinde yaptığı çalışmalar; sadece bugüne değil; aynı zamanda geleceğe de ışık tutuyor. Dolayısıyla bu yönüyle, çağın ötesinde bir bilim insanı olduğunu söyleyebiliriz kendisinin.

Şimdi ise bilimle ilgili kısmı geçiyoruz ve bu önemli insanın özel yaşamına giriyoruz bir parça… 1980’lerin sonunda Einstein’in kızı olan Lieserl; onun yazdığı 1400 mektubu Yahudi Üniversitesine bağışladı. Ve bunu yaparken tek bir şartı vardı: Babasının ölümünün üzerinden 20 yıl geçene kadar, bu mektupların yayınlanmaması. İşte şimdi okuyacağınız mektup da bunlardan bir tanesi. Belki de en kıymetlisi.

Zekasından şüphe edemeyeceğimiz bu önemli bilim insanı, kızına yazdığı mektupta, bilimin, insanın ve hatta evrenin ötesinde bir şeyin gücünden bahsediyor: Sevgi.

“İzafiyet kuramını açıkladığım zaman çok az kişi beni anladı, şimdi insanlığa ulaşması için yazacaklarım da bu dünyada yanlış anlaşılma ve ön yargıyla çarpışmaya mahkum.

Mektupları gerektiği sürece korumanı istiyorum, ta ki toplum şimdi açıklayacaklarımı kabul edecek düzeye gelene kadar.

Bilimin açıklayamadığı son derece kuvvetli bir güç var. Bu güç herkesi kapsıyor ve yönetiyor, evrenin çalışmasını sağlayan her olgunun arkasında bile o var ve henüz bizim tarafımızdan tanımlanamadı. Bu evrensel güç “sevgi”dir.

Bilim insanları, evren için birleşik bir kuram ararken, görülemeyen en kuvvetli evrensel gücü unuttular.

Sevgi ışıktır, onu alıp verenleri aydınlatan… Sevgi yer çekimidir, çünkü insanların birbirine çekim hissetmelerini sağlar.

Sevgi kuvvettir, çünkü bizdeki en iyiyi çoğaltır, ve insanlığın kör bencilliklerinde tükenmemesine izin verir.

Sevgi için yaşarız ve ölürüz.
Sevgi Tanrıdır ve Tanrı sevgidir.

Bu güç herşeyi açıklar ve yaşama anlam katar. Bu bizim çok uzun süredir göz ardı ettiğimiz bir çelişkidir, çünkü…

Belki insanın evrende kendi özgür iradesiyle kullanamayacağı tek enerji olduğu için sevgiden korkuyoruz.

Sevgiye görünürlük verebilmek için, en ünlü denklemimde basit bir yer değiştirme yaptım.

Eğer E=mc2 yerine, dünyayı iyileştirecek olan enerjinin ışık hızının karesiyle çarpılacak sevgiyle sağlanabileceğini kabul edersek, şu sonuca varıyoruz:

Sevgi en kuvvetli güçtür, çünkü sınırı yoktur.

İnsanlığın evrendeki bizim düşmanımız haline gelen diğer güçleri kullanmakta ve kontrol etmekteki başarısızlığından sonra kendimizi başka çeşit bir enerjiyle beslememiz zorunludur.

Eğer türümüzün hayatta kalmasını istiyorsak, eğer hayatta bir anlam bulmamız gerekiyorsa, eğer dünyayı ve içinde yaşayan her duyarlı varlığı kurtarmak istiyorsak, sevgi tek ve biricik cevaptır. Belki bir sevgi bombası; gezegenimizi harap eden açgözlülük, nefret ve bencilliği tamamen yok edebilecek kadar güçlü bir cihaz yapmaya hazır değiliz.

Buna rağmen her bireyin enerjisini açığa çıkartmayı bekleyen küçük ama kuvvetli bir jenaratör var.

Bu evrensel enerjiyi almayı ve vermeyi öğrendiğimiz zaman sevgili Lieserl, sevginin hepsini yendiğini, her şeyin ötesine geçtiğini doğrulayabileceğiz; çünkü sevgi hayatın en özlü kısmıdır.Bütün hayatım boyunca kalbimin içinde sana dair sessizce atanları ifade edemediğim için çok derin bir pişmanlık duyuyorum.

Belki artık özür dilemek için çok geç, ama zaman göreceli olduğu için sana söylemem gerekiyor: Seni seviyorum ve nihai cevabı bulduğum için sana teşekkür ederim.

Baban Albert Einstein.”

 

Yorum Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir