Hayatını kızına adayan bir anne…

13 Nisan 2016

 

 

Deniz Yılmaz Atakay, kabin memuru olarak görev yaparken; doğumdan sonra kızı Lal’e konulan PKU (Fenilketonüri) tanısı ile ile bambaşka bir hayata adım atmış.

Deniz Hanım’ın hikayesi, 2001 yılında Lal doğduktan 18 gün sonra  İstanbul Tıp Fakültesi Beslenme ve Metabolizma Bölümü’ nden gelen telefonla başlıyor. Detaylı tetkikler yapıldıktan sonra kızına,  PKU (Fenilketonüri)  tanısı konmuş. Kabin memuru olarak görev yapan Deniz Yılmaz Atakay, anne olduktan sonra bir süre kızıyla kalmayı ve sonra tekrar uçuş hayatına dönmeyi planlıyormuş ama dönememiş. Daha sonra kendi hayatına bir kenara koyarak, kızı için bir şeyler yapmaya başlamış.

 

“Her şey Lal için…”Girişimci-Anne---Deniz-Yılmaz-Atakay-(3)

Lal’in girdiği her ortamda, PKU yaşam şeklini anlatarak, insanları bilinçlendirip, Lal’in herhangi bir sorunla karşılaşmadan, yaşadığı anların dolu dolu tadına varmasını sağlamış. Lal sayesinde ilk olarak yedi aile ve yedi çocuk bu hayat içinde var olan kurallar doğrultusunda, çözümler üreterek bu maceraya başlamışlar.

 

PKU Aile Derneği

Prof.Dr. Mübeccel Demirkol ve Naime Kuru ile uzun sohbetlerin ardından, hasta aileleri ile küçük toplantılar yapmaya başlamış. Bir araya gelerek ve 2005 yılında, beklenen PKU Aile Derneği’ni  ilk defa İstanbul’da hayata geçirmişler. Bu dernek ile ailelere destek oluyorlar. Tanı konulan çocuklara ve ailelerin şok yaşamamasını sağlıyorlar. Yani ilk işleri sosyal hizmet… Sonrasında ise diyet sürecine uyum sağlama noktasında gerek anneler, gerekse uzman eşliğinde destek sağlıyorlar. Etkinlikler, eğitimleri projeler ile sadece PKU’lu çocukları, ailelerini değil, toplumu da bilinçlendiriyorlar. Amaçları ise; belki de sayısı 20 bine yakın olan çocuğun hayatında fark yaratacak, hayatlarına değer katacak duyarlı insanların sayısının artması ve aile sürecinden tutun da,  tüm sosyal alanlara kadar hayatlarını kolaylaştırmak.

 

Devamında gelen kitap ve tiyatro

Bir dönem Ankara’da yaşayan Deniz Hanım ve ailesi, Ankara PKU Aile Derneği’ni de açmış. Ankara’daki sosyal hayatın azlığından dolayı bir taraftan yazmaya başlamış. Amacı kitap yazmak değilmiş aslında, o yöntem bir çeşit terapiymiş onun için. Sonrasında ise çok sevdiği bir gazetecinin ve arkadaşlarının önerisi ile yazdıkları kitap oluvermiş.  Kitap basıldıktan sonra, bilimsel kurula sunulmuş ve sonrasında İngilizcesi yayımlanmış. Kitabın adı da farkında olmadan zaman içinde sloganları gibi olmuş; “Zekam Senin Elinde, Beni Doğru Besle”. Deniz Yılmaz Atakay kitabında, PKU öncesi ve sonrası yaşamını, hislerini, tüm duygularını anlatmış.

İstanbul’ a döndüklerinde  Lal, sahne sanatlarına düşkün olduğundan tiyatro yapmak istediğini belirtmiş. Deniz Hanım da, acaba buna benzer bir oyun sahneye koymak mümkün olur mu diye kitabını, oyunun yönetmeni Yavuz Özata’ya vermiş. Ve bu sayede yine gerçek bir hikâyeyi andıran bir oyun çıkmış ortaya. O vesile ile farklı illerde “Zekâm Senin Elinde”  adlı tiyatro oyunu sahnelere taşınmış olmuş.

 

PKU ürünleri ve PKU Cafe 

PKU Cafe’ye gelirsek; böyle bir yer açmak Deniz Hanım ve ailelerin büyük bir arzusuymuş. Çünkü çocukların gidebileceği bir yer yokmuş. Gönüllü annelerin de desteği ile özel bir firma ile düşük proteinli un üretimi konusunda anlaşmışlar. Sadece düşük proteinli un piyasaya çıktığı için de cafe düşüncesi artık hayal olmaktan çıkmış ve çeşitli bağlantılarla, inanan duyarlı insanların desteği ile şu andaki yerinde hizmet vermeye başlamışlar. Bu sayede dünyada ilk defa sadece metabolik hastaların gelerek veya sipariş vererek ürün alabileceği bir cafe-pastaneleri oldu. PKU Cafe, şuan çoğu ülke ve çoğu aile tarafından bilinen bir yer oldu.

 

Bir olimpiyat macerası

Hayatımın en anlamlı, en gurur verici, hatta rüya günleriydi diyebilirim. ‘London 2012’ de, her ülkeden  toplumda fark yaratan ve topluma bir değer katmaya çalışan kişilerin olimpiyat meşale taşıyıcısı olmasına karar verilmiş ve bu noktada ilanlar, araştırmalar ve öneriler ortaya çıkmış.  Birileri de benim adımı ve yapmaya çalıştığımı araştırmış. Bir gün sponsor firma aradı ve İngiltere’de olimpiyata gideceğimi söyledi. Başta dalga geçtiler sandım ama gerçekmiş. Baktım ki iş yavaş yavaş ciddileşiyor, heyecana kapıldım. Talimatlar, imzalar, basın toplantısı, duyurular, tanıtımlar, fotoğraflar… Rüya gibiydi. Kendimle ve hedeflerimle gurur duydum. Doğru yolda ilerlediğimin kanıtıydı sanki. O sene York Shire’da olimpiyat meşalesini taşıdım ve BBC ile küçük bir röportaj gerçekleştirdim. İngiltere’deki NSPKU Dergisi’nin kapağı oldum. Bu ödüller elbette ki onur edici. Ancak gerçek olan hâlâ devam eden sorunlarımız. Bunlar benim için itici güçler, motive edici anlar. Daha da hızlı gitmemizi sağlayan gizli destekler…”

 

pku“Bu çocuklar diyetli. Erken tanı ile yakalanmış şanslı çocuklar. Ama görüyorsunuz ki yaşamın içine girdiklerinde pek de şanslı değiller. Çünkü okullarda dışlanıyorlar, yanlarında taşıdıkları yiyeceklerle pek de sosyal olamıyorlar. Hâlbuki onlar diyetliler, vebalı değil.

El ele,  toplumun  onları fark etmelerini sağlamalıyız,

Onları dinlemeliyiz, ikramlarda ısrarcı olmamalıyız,

Diyetlerine saygı duymalıyız,

Birlikte yaşanılası hayatlar sunmalıyız…

Eğer biz,  güzel ve hak ettikleri yaşamı sunamazsak, onlardan da bizlerin geleceği olmalarını bekleyemeyiz.”

 

bilgi@denizyilmazatakay.com

www.pkuaile.com

Özlenen PKU Cafe  ve PKU Aile Derneği

Adres: Maltepe Mahallesi, Topkapı Kültür Parkı, Kültür Pasajı No.21  Zeytinburnu / İstanbul

Telefon: 212 613 42 81
E-mail: info@pkuaile.com

Yorum Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir