Down sendromlu çocuklarda eğitime geç kalmayın!

27 Nisan 2018

Bir eğitmen gözünden…

Özel eğitim öğretmeni olan Elmas Dirim Erdinç Down sendromlu çocukların hangi okullara başvurmaları gerektiğini ve nasıl eğitim gördüklerini anlatıyor.

Down sendromlu bireylerin aileleri hastaneden aldıkları raporla ilçelerinde bulunan RAM (Rehberlik Araştırma Merkezi)’a gidebilirler. Burada yapılan bazı testlerle bireyin değerlendirmesi yapılıp yaşına uygun olarak ya özel eğitim anaokullarına (erken eğitim birimleri), rehabilitasyon merkezlerine ya da okulların bünyesinde bulunan özel eğitim sınıflarına yönlendirmeleri yapılır. Böylece bireyin eğitim hayatı başlar.

Down sendromlu bireylerde de altın anahtar sevgi ve sabırdır

Okullarımızda Down sendromlu öğrenciler sempatiklikleri, sevgi dolu olmaları sebebiyle çok sevilirler. Bizler öğrencilerimizi engelli birey olarak görmeyip onların özel gereksinimleri olduğunu düşünerek yaklaşırız. Biraz daha fazla ilgi, takip, dikkat ve özveri gösteririz. Her şeyin anahtarı sevgi olduğu gibi. İnatçılıklarını kırmada onlarla inatlaşmadan sanki onların istediğini yapıyormuş gibi yapıp olumlu ve istendik davranışlara yönlendiririz. Bunu örnekle açıklamak gerekirse tenefüs saatinden sınıfa geçmek isteyen öğrencimize şunu sorarız, ‘derste müzik dinlemek mi yoksa resim yapmak mı istersin?’ verdiği yanıta göre de ‘hadi o zaman resim yapalım’ deyip sınıfa çıkarırız. Basit oyunlarla inatçılıklarının üstesinden gelinebilir aslında.

Öncelikli hedef öz bakım becerilerini yerine getirebilmelerini sağlamak

Kendi işlerini kendi başlarına halledebilmeleri ve başkasına muhtaç olmadan gündelik hayatı yaşayabilmeleri. Dolmuşa binip evlerine gidebilmeleri, tabela ve işaretleri okuyabilmeleri, marketten basit gündelik alışverişi yapabilmeleri gibi. Bu amaç doğrultusunda programlarımızı hazırlıyoruz. Bununla birlikte okuma-yazma eğitimi, matematik becerileri de elbette veriyoruz. Sanatsal dersleri sevdikleri gibi bu konuda başarılıdırlar da. Küçük kas gelişimleri üzerinde duruyoruz, bu konuda ipe boncuk dizme, makas kullanma, kağıt yırtma-yapıştırma, mandal kullanma gibi aktiviteleri eğlenceli halde yaptırıyoruz. Dil ve konuşma becerileri için nefes egzersizleri, pinpon topuna üfleyerek deliklerden geçirme, mum üfleme, balon şişirme, lolipop yedirme çalışmaları yapıyoruz. Doğru beslenmeleri için aileleri yönlendiriyoruz, abur cubur yemelerine müsaade etmiyoruz.

Herkesin çocuğunuza yakınlaşmasını izin vermeyin; iyiyi, kötüyü her zaman ayırmayabilir.

Aileler ve çevremizde bazı insanlar bu bireylere acıma duygusuyla yaklaşıyorlar. Biz bu durumdan çok rahatsızız. Bizim toplumdan beklentimiz bu bireylere acınması değil aksine onların hayatta bir şeyleri başarabilmesine yardımcı olmaları, onlara destek olmaları.

Aileleri en çok şu konuda uyarıyoruz; çocuklarınızla herkes yakın temas kurmasın. Herkesin çocuğunuzun saçını okşamasına öpmesine izin vermeyin çünkü bir gün başka biri kötü niyetle yaklaşmak istediğinde iyiyle kötüyü ayırt edemeyebilirler. Çocuklarımızın içindeki duygular o kadar iyi ki başkasının kendilerine zarar verebileceğini hesap edemeyebilirler. Bu yüzden bu sınırı koymaları lazım. Ayrıca olumsuz davranışlar zamanla kemikleşip davranış problemlerini doğurduğu için bu çocukların en ufak olumsuz davranışlarının pekiştirilmemesi gerekiyor. Küfreden bir çocuğun gülerek karşılanmaması gibi. Olumlu bir davranış sergilediklerinde de bunun pekiştirilmesi ve ödüllendirilmesi de doğru bir hareket olacaktır. Arkadaşlarını oyuna alan bireyin davranışının pekiştirilmesi gibi.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir